Trafik kazası tazminat davaları, yaşanan bir kazanın sonrasında manevi ya da maddi bir şekilde zararla karşı karşıya kalmış olan kişilerin, bunların giderilmesi noktasında hukuki süreci başlatmasıdır.
Yaşanan ölümler, yaralanmalar ve bunun gibi olayların sonrasında kanunlarımıza göre tazminat davasının açılması mümkündür. Trafik kazası tazminat davaları elbette belli şartların oluşmasının ardından açıldığından bu konuda merak edilen tüm detayları ve hukuki süreçleri sizler için inceledik.
Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat
Tazminat davaları açmak için belli şartların ortaya çıkması kesinlikle mühimdir. Buna göre minimum bir motorlu taşıtın katıldığı bir kazanın ardından ortaya çıkan yaralanma, bedensel zararlar, ölüm, üçüncü şahıslara ait olan arazi, araç, ev gibi malvarlıklarında ortaya çıkan zararların giderilmesi gerekçesi ile dava açılır. Bu noktada sorumluluk kime ait ise dava da ona karşı açılmak zorundadır. Bu anlamda tazminat kavramının içeriğine baktığımızda bunun hem malvarlığı hem de bedensel zararlar çerçevesinde tercih edildiğini görmekteyiz.
Burada tabi ki hukuki olarak tanımlanmış olan dayanak çok büyük bir önem arz eder. İşte bu da madde 49 içinde ifade edilmiştir. Buna göre trafik kazası sonrasında tamamen haksız olarak belirtilmiş olan bir fiil bulunmalıdır. Bunun sonrasında ise sorumluluk ortaya çıkar. Hukuki nitelik açısından bakıldığında ise bunun haksız bir fiil olması söz konusudur.
Trafik Kazaları Tazminat Kimler Talep Edebilir
Trafik kazası tazminat davaları açılması noktasında bunların kimler olacağı açık bir şekilde tanımlanmıştır. Hemen şöyle sıralamak gerekiyor;
- Olası bir kaza sonrasında bir kişi yaralandıysa bu kişi bizzat dava açma hakkına sahiptir. Bunun manevi ya da maddi olması söz konusudur.
- Buna ek olarak yaralanmış olan şahıs ortaya çıkan maluliyet sonrasında ise çalışma hayatından mahrum kaldığı zaman dilimi boyunca tazminat talep edebilir.
- Elbette kazanın ardından yaşanmış olan tüm üzüntü ve elem, keder süreci üzerinden de davanın açılmasının önünde hiçbir sorun veya engelleme yoktur.
- Ağır bir bedensel yaralanmanın söz konusu olmasında ise buna maruz kalmış olan kişinin nişanlısı, çocukları, eşi, babası ve annesi dava açma hakkına sahiptir. Ancak böyle bir davanın sadece manevi tazminat isteği çerçevesinde gündeme geleceğinin altını da net olarak çizelim.
- Ölümü olarak ifade edilmiş olan bir trafik kazası sonrasında ise vefat eden kişiden o şahıs hayatta iken her türlü desteği almış olanların dava açma hakkı vardır. Bu gerek maddi gerekse de manevi tazminat davası olabilir. Eğer vefat eden kişi evli ise çocukları ve eşi dava açma hakkına sahiptir. Bekar ise anne ve babasına destek sağladığı kabul edildiğinden bunların ispat edilmesi gibi bir duruma ise gerek kalmamış olacaktır.
Trafik Kazaları Tazminat Kime Karşı Açılır?
Trafik kazası tazminat davaları her zaman haksız fiil üzerinden gösterilmiş olan gerekçeye göre açılır. Bundan dolayı maddi ya da manevi tazminatın talep edilmesi söz konusudur. Elbette burada en çok merak edilen konuların arasında kime karşı bu davanın açılacağıdır. Bunları şöyle sıralayalım;
- Sigorta şirketine karşı dava açma hakkı söz konusudur. Buna göre zorunlu mali sorumluluk sigortası olarak bilinen trafik sigortası ya da poliçe kapsamında var olan kasko sigortası söz konusu olduğunda buna göre şirket de sorumlu olarak kabul edilir. Bu ise KTK madde 91 içinde yazılıdır. Bu anlamda karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında poliçe içinde ifade edilmiş olan taşıtın işletilmesi esnasında, herhangi birinin yaralanmasına, ölmesine ya da ona ait bir şeyin zarara uğraması durumunda dava açılır. Bu noktada 2918 sayılı kanun üzerinden ifade edecek olursak, işleten şirkete düşen hukuki sorumluluk, zorunlu olarak tanımlanmış olan sigorta limitleri üzerinden temin edilmek zorundadır.
- Aracın sürücüsü elbette davaya konu olur ve kazadan belli bir şekilde zarar görmüş olan kişi bu sürücüye karşı hemen dava açma hakkını kullanabilir. Bu da madde 49 içinde karşımıza çıkar.
- Daha farklı bir diğer detay ise aracın sahibi olarak dikkat çeker. Buna göre kural üzerinden devam edecek olursak bir taşıtı işleten kişi o aracın sahibidir. Bundan dolayı trafik kazasının sonrasında tazminat konusunda bir sorumluluğu mevcuttur. Bu da ilgili kişiye dava açılması anlamına gelir.
Son olarak işleten kişiye de dava açılabilmesinin söz konusu olduğunu unutmadan ekleyelim. Kanuna göre kazaya karışmış olan bir aracın işletenine hem maddi hem de manevi tazminatın açılması mümkündür. Bunun belirlenmesi noktasında ise trafik tescil kayıtlarına bakılır. Araç sahibi kim olarak burada gözüküyorsa işte onun da sorumluluğunun bulunduğu net şekilde kabul edilir.
Trafik Kazası Tazminatı Sigortaya Başvuru Zorunluluğu
Trafik kazası tazminat davaları kapsamında hem tazminat almak hem de bunun haricinde başvurunun gerçekleştirilmesi gibi değişik amaçlardan dolayı sigorta şirketi ile iletişim kurulmak zorundadır. Elbette bunun mecburi olduğunu unutmayalım. Zarar gören kişiler tarafından gerçekleştirilmesi şart olan bir işlemdir.
Trafik kazası tazminat davaları çerçevesinde dava açmadan önce bunun yapılması mühimdir. Başvurunun alınmasının ardından 15 günlük bir zaman dilimi içinde ilgili sigorta şirketi size yanıt vermek zorundadır. Bunun olmaması halinde ise dava açılabilir. İşte devamında Sigorta Tahkim Komisyonu da başvuru için tercih edilir.
Elbette başvurunun yapılması sırasında sigorta şirketi tarafından talep edilmiş olan birtakım belge, resim, evraklar söz konusu olmasından dolayı bunları da şöyle sıralayalım;
- İlgili kaza içinde yer alan ve buna karışmış olan araçların var olan vergi levhaları sunulmak zorundadır.
- Elbette taşıtların var olan plakalarının fotokopileri bu sürecin en önemli parçalarından birisi olarak dikkat çeker.
- Araç ya da araçların sigorta poliçeleri de talep edilmesinden ötürü başvuru sürecinin öncesinde bunu da unutmamak gerekiyor.
- Ruhsat fotokopileri hazırlanmalı ve bunlar sunulmalıdır.
- Zarar gören kişilerin kimlik fotokopileri, araçlarının kasko poliçeleri, tamir faturaları, hasar tespitine dair tutulmuş olan raporların bulunması gerektiğini hiçbir şekilde unutmayınız.
- Ölen bir kişi söz konusu ise ölüm raporu veya yaralan bir şahıs varsa onun hastane raporları olmak zorundadır.
- Kazaya dair olan tanıkların gerçek beyanları sunulur.
- Kazayı gösteren resimler, fotoğraflar da olmak zorundadır.
Trafik kazası tazminat davaları kapsamında bunlardan farklı olarak tespit tutanağı, kaza tutanağı ve son olarak başvuru dilekçesi de hazır edilmelidir.
Trafik Kazası Tazminatı Arabulucu Başvurusu
Arabulucu başvurusu ilk defa 2016 yılında yapılan bir düzenleme sonrasında kabul edilmiştir. Uzun bir süre boyunca yani 2019 yılında kadar bunun zorunlu olmadığını hemen ekleyelim. Ancak 2019 senesinde yapılan değişiklik ve düzenleme sonrasında bu zorunlu bir hale gelmiştir. Buna göre sigorta ile alakalı olarak gerçekleştirilen sözleşme sonrasında hem tazminat talep etme hem de alacakları tahsil etmeye dair yaşanan anlaşmazlıkların ardından arabulucuya gitme bir ön kural ve şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylelikle dava yolunun açılmasından hemen önce bu süreç yerine getirilmelidir.
Bu sürecin tüm aşamaları ise şöyledir;
- Trafik kazasının sonrasında zarar gören ya da bir diğer ifade ile talep eden ve aynı zamanda zararı veren sigortacı olarak tanımlanan kişinin başvuru yapması mümkündür.
- Bu noktada her iki tarafın da ilgili işlemi yapmasının önünde bir kural veya engelleme olmadığını ifade edelim.
- Tarafların ödeme konusunda anlaşmazlık yaşaması halinde bu tutarın tanımlanmasının ardından 15 günlük zaman dilimi içinde başvuru arabulucu üzerinden tamamlanma zorundadır.
Davanın açılmasının hemen öncesinde gerçekleştirilen bu işlem kapsamında tabi ki sonuç alınması halinde bunun bir belge üzerinden delillendirilme gerekmektedir. Ancak davanın başlamasının ardından bunun gerçekleştirilmesi halinde ise hakimin davayı erteleme hakkı vardır. Bunun ise maksimum 3 ay olduğunun altını net olarak çizelim.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Bu tür davalarda gerek yetkili gerekse de görevli mahkeme en çok merak edilen konuların arasında bulunmaktadır. Trafik kazası tazminat davaları kapsamında yetkili olan mahkemelerin sayısı birden çoktur. Buna göre ikametgah büyük bir önem arz eder. Bunun tüm örneklerini şöyle sıralayalım;
- Davalı olan kişilerden herhangi birisinin ikamet adresi baz alınmaktadır. Buna göre kazanın yaşandığı yerde bulunan mahkemenin de tercih edilmesinin önünde bir sorun yoktur.
- Kazanın meydana gelmiş olduğu yer öne çıkar. Burada tazminat davasını kurallara göre açarsınız.
- Zararı gören kişinin yani bir diğer ifade ile davacının yaşadığı yerde açılması söz konusudur.
- Son olarak trafik sigortasını veren şirketin bulunduğu merkezi de unutmadan ekleyelim. Bunların tümü yetkili mahkemeler olarak dikkat çekmektedir.
Görevli mahkeme ise daha farklı bir husustur. Kazanın hemen ardından Asliye hukuk mahkemeleri tercih edilmektedir. Ancak sigorta şirketine yönelik açılıyorsa böyle hallerde ise Asliye Ticaret Mahkemesine gidilmek zorundadır.
Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Trafik kazası tazminat davaları yazımızda hem zamanaşımı hem de hak düşürücü süre kavramlarının neler olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Buna göre davayı açacak olan kişi için süre önem arz eder. Bunun ne zaman başladığına ve ne zaman sona erdiğine hemen detaylı şekilde bakalım.
Trafik kazasının yaşanmasının ardından veya bir diğer ifade ile haksız fiilin gerçekleşmiş olduğu gün itibari ile tazminata dair zamanaşımı süresi de başlamış olacaktır. İki değişik zamanaşımı süresi söz konusu olduğundan davacı için hangisi daha avantajlı ise onun esas alınması gerekiyor.
Esas zamanaşımı kavramı işte bu noktada karşımıza çıkar. Kazanın ardından zarar gören kişinin zararı karşılanma zorundadır. Buna göre ilgili olayda failin öğrenilmesinin ardından 2 yıllık bir süre söz konusudur. İşte bu zaman dilimi içinde tazminat davasının hem delillerle beraber hem de kurallara uygun şekilde açılması mühimdir. Ancak failin öğrenilmesi geç olur. Birtakım nedenlerden ötürü bunun gerçekleşme halinde ise fiilin işlenmesi sonrasında 10 yıllık olarak tanımlanan süre baz alınmaktadır.
Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre Hakkında
Hemen bunu bir örnek ile açıklayalım. Diyelim ki bir aile, çocuklarının 2015 yılındaki kazasından sonra yaşanan ölüm ve ilgili evlatlarının ölümü sonrasında faili bilmediklerinden dolayı bir sene boyunca dava açamadılar. Ancak ilgili failin 2016 yılında öğrenilmesinden sonra dava açmaya karar verdiler. İşte zamanaşımı kavramı 2015 senesinde değil, 2016 yılında başlar. Böylelikle ilgili aile kaybettikleri çocukları için 2018 yılında kadar, 2 senelik bir zamanaşımının olmasından dolayı dava açabilirler. 2018 senesinden sonra ise 2 yıllık dönem dolmasından ötürü artık bunu yapmaya hukuki olarak hakları kalmamış olur.
Ceza zamanaşımı kavramı ise daha farklı olmasından dolayı bunun da tüm detaylarını bilme gerekmektedir. Bir trafik kazasının yaşanmasının ardından ortada bir suç söz konusu ise ceza zamanaşımı uygulanmalıdır. Bu ise KTK 109/2 içinde net bir biçimde ifade edilmiştir. Buna göre taksirle adam yaralama suçunun bulunması veya aynı şekilde adam öldürme suçunun meydana gelmesi halinde dava açılmaktadır. Burada kabul edilen ceza zamanaşımı süresinin aynı şekilde kabul edildiğini bilme gerekmektedir.
Talep Edilebilecek Tazminatlar
Trafik kazası tazminat davaları yazımızda iki tip tazminatın bulunduğunu unutmayalım. Bunlar maddi ve manevi tazminat olarak dikkat çeker. Davanın kazanılması durumunda karşı taraftan para alınır. Bunun iki farklı kelime üzerinden tanımlanmasının nedeni ise gerekçelerin aynı olmamasıdır.
Maddi Tazminat
Trafik kazası tazminat davaları ile alakalı olarak maddi tazminatın talep edilmesi mümkündür. Araçta, meydana gelmiş maddi zararların talep edilmesi demektir. Bunun birden fazla türü söz konusu olmasından dolayı bunları şöyle sıralayalım;
- Trafik kazası tazminat seçeneklerinden birisi destekten yoksun kalma olarak dikkat çeker. Ölen bir insanın yakınları tarafından açılmaktadır. Kazadan dolayı vefat etmesinden sonra bunun artık söz konusu olmaması durumunda talep edilmektedir. Yetkili mahkeme üzerinden süreç başlatılmaktadır. Elbette buna dair her türlü delilin sunulması gerektiğini de unutmayalım.
- Bunun yanı sıra sürekli iş göremezlik tazminatı da söz konusudur. Bir kazanın sonrasında yaralanan kişinin bedensel bütünlüğü üzerinde kalıcı bir sorunun ortaya çıkması gerekçe olarak kabul edilmektedir. İşte bunun sonrasında çalışma gücünün tamamen yok olması ya da azalması halinde dava açılması mümkündür.
- Tedavi dönemi boyunca çalışmamasından ötürü olarak gelir kaybının yaşanması sonrasında talep edilen bir tazminat kuralı öne çıkmaktadır.
- Geçici bakıcı gideri tazminatına baktığımızda bunun daha farklı kriterlerinin bulunduğunu görmekteyiz. Bir kişinin ihtiyaç duymasından ötürü ilgili süreye dair tazminat isteme hakkı vardır.
- Son olarak ilgili tazminat seçeneklerinden bir diğerinin ise tedavi giderleri tazminatı olduğunu görmekteyiz. Yaşanan yaralanmanın sonrasında var olan tedavi masraflarının karşılanmasına yöneliktir.
Trafik kazası tazminat davalarında işte bunların talep edilebilmesi için mutlaka kazanın yaşanmasının ardından geçen 2 senelik bir süre zarfında hareket edilmesi esastır. İşte buna zamanaşımı adı verilmektedir. Böyle bir davanın açılmaması durumunda ise ilgili hak kaybolur.
Maddi tazminatın talep edilebilmesi için istenen tüm evraklar ve belgeler ise şöyledir;
- Trafik kazasının tutanağı bunlardan birisidir.
- Her zaman tespit tutanağı da olmak zorundadır.
- Kaza ve zararları ile alakalı olarak çekilen resimler söz konusudur.
- Hem tanıkların beyanları hem de hastane raporları ilgili dosya içinde bulunmalıdır.
- Aynı zamanda hasar tespit raporları, tamire dair faturalar, kimlik, poliçe, ruhsat da talep edilmesinden ötürü işte bunların unutulmaması mühimdir.
Manevi Tazminat
Aynı zamanda duruma göre davanın açılmasının ardından tamamen manevi olan tazminat da talep edilmektedir. Burada öne çıkan detaylar ise şöyledir;
- Kaza sonrasında ortaya çıkan ruhsal ve bedensel zararların ardından talep edilmektedir.
- Bir kişinin ölmesi durumuna ise onun yakınları tarafından açılan bir dava şeklidir.
- Aynı zamanda duygusal kayıplar göz önünde bulundurulmaktadır.
- Üzüntü gibi farklı duyguların yaşanmasının ardından bunun talep edilmesi hukukumuz içinde net olarak belirtilmiştir.
Hukuka aykırı bir eylem sonucunda yaşanması temel bir şarttır. Aynı zamanda kusurlu taraf net olmak zorundadır. Bunun kanıtlanması ilgili sürecin en önemli parçalarından birisidir. Tabi ki bir diğer bilinmesi gereken nokta ise mevcut manevi tazminatın hiçbir şekilde zorunlu trafik sigortası tarafından karşılanmamasıdır. Fakat söz konusu hallerde eğer kasko poliçesi içinde buna dair bir madde bulunuyorsa elbette tazminat süreci daha başarılı şekilde işler. Bu sayede sigorta şirketi manevi tazminatı ödemek zorunda kalır. Bu anlamda elbette ücret merak edilmektedir. İşte bunun mahkeme tarafından belirlendiğini unutmamak gerekiyor.
Tazminatın tutarının belirlenme noktasında somut olarak ifade edilen bu olayın özellikleri her daim mahkeme tarafından dikkate alınmaktadır ve yine mahkeme bunu belirleme noktasında tek yetkili mercidir. Buna göre şu faktörler öne çıkar;
- Trafik kazasının nasıl meydana geldiği en çok önem arz eden konuların arasında bulunmaktadır.
- Bunun yanı sıra tarafların bu noktada kusurlarına bakılmaktadır. Hangi tarafın kusurlu olduğuna delillere göre karar verilmektedir.
- Elbette bir diğer dikkat çeken nokta ise ilgili kusurun kanuna göre var olan oranıdır.
- Ekonomik durumlarının göz önünde bulundurulduğunu unutmayalım.
- Kaza sonrasında zarar gören kişi ya da tarafın bu kapsamdaki zararının ağırlığının baz alınması ilgili süreç içinde dikkat çeken bir detaydır.
Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Hesaplama
Trafik kazası tazminat davaları kapsamında bunun miktarının hesaplanması belli kurallara göre gerçekleştirilmektedir. Her türlü detayı ise şöyledir;
- 72 yaşına kadar kabul edilmesinden ötürü ilgili hesaplama işlemleri de buna uygun bir şekilde yapılma zorundadır. Çünkü kanuna göre 72 yaşına kadar bir birey işgücü olarak kabul edilmektedir.
- Bu noktada malul olan şahsın aktif çalışma süresi kapsamında 65 yaş öne çıkar. Buna aktif olarak çalışma zamanı denilmektedir. 72 yılına kadar olan süreç ise pasif çalışma şeklindedir. Diyelim ki kişi 30 yaşında ve bu noktada 30 yıl aktif ve elbette 7 sene ise pasif çalışma üzerinden hesaplama yapılmaktadır.
- İşgücü kaybının belirlenme noktasında her ay ayrı ayrı olarak baz alınmaktadır. Bu şahsın 30000 TL maaşı olması durumunda kusur oranı düşülmektedir. Bu da yüzde 20 şeklindedir. Hemen ardından bunun yüzde 60 şeklindeki maluliyet oranı ile çarpılması esastır. Bunun devamında karşımıza aylık olarak 14400 TL tutarında bir kayıp çıkar. Elbette bunun yıl üzerinden hesaplanması halinde ise 172.800 TL tutarında bir kayıp söz konusudur.
- 7 sene pasif ve 30 sene aktif çalışma zamanı olmasından ötürü bunun 37 ile çarpılması esastır. Bu sayede 6393.600 TL maddi tazminat olacaktır. Yüzde 25 oranlı bir iskonto da gerçekleştirilmelidir. Böylelikle tazminat miktarı netleşmiş olur.
Hesaplama sistemi söz konusu olduğundan işte bunun da unutulmaması gerekiyor.
Trafik Kazası Kusur Tespiti
İlgi sürecin tüm detaylarının bilinmesi öne çıkar. Buna göre ödenen olası tazminatta, kusur oranına göre hareket edilmektedir. Ve karar verilmektedir. Hak sahibi bir yolcu olduğunda sürücünün kusurunun ne kadar olduğuna dair tespit yapılmaktadır. Ancak tüm araçların, kişilerin kusurları belirlenme zorundadır.
Bu anlamda ilk olarak tarafların uzlaşmasına bakılmaktadır. Eğer uzlaşma olmaması durumunda hemen kolluk kuvvetleri ile iletişim kurulmaktadır. İlgili kolluk tarafından tutanak tutulması belirleyici parametrelerden birisidir. Yazılı bir belge olmasının yanı sıra her iki tarafın da imzasının burada olması şarttır. Ardından ise incelemelerin yapılması aşamasına geçilmektedir. Bu noktada gerçekleştirilen fotoğraflandırma mühimdir. Kaza sonrasında bunun yapılmasının ardından ise sigorta şirketine bunlar sunulmaktadır.
Dosyanın açılması ve kaza içinde bulunan araç maliklerine dair tramer kaydı oluşturulmaktadır. İşte bunların tamamlanmasının ardından ise 3 günlük bir zaman dilimi içinde kusurlar belirlenmektedir. Bu noktada dava açmak söz konusudur ve bunun detayları ise şöyledir;
- Hukuk mahkemeleri tercih edilme zorundadır.
- Uyuşmazlık olmasından dolayı mutlaka tespit davası açılmalıdır.
- Belgenin gerçek mi sahte mi olduğunun anlaşılmasına dair mahkemeden karar vermesi talep edilmektedir.
- Elbette burada korunmaya değer olacak güncel bir faydanın bulunması mühimdir.
Trafik kazası tazminat davalarında kusur oranı yüzde 0, yüzde 25, yüzde 75, şeklindedir. Tanımlanan daha farklı bir süreç başlatılmalıdır.
Kusur oranının tespit edilmesi noktasında şunlar öne çıkar;
- Kaza tutanağı burada büyük bir önem arz eder.
- Bunun yanı sıra delillerin toplanması mühimdir.
- Elbette kazayı gören ve bu noktada beyan üzerinden tanıklık yapan kişiler de dikkate alınır.
- Her zaman bilirkişi raporlarının burada öne çıktığını unutmadan ekleyelim.
Trafik Kazası Sonrası Ceza Davası
Trafik kazası tazminat yazımızda hakkında bilgi sahibi olunması gereken bir husus olarak dikkat çeker. Buna dair adımlar söz konusu olduğundan hemen bunların neler olduğuna bakalım. Kolluk kuvvetlerine haber vermek ve ayrıca tutanak tutmak gerekiyor. Mutlaka 112 olarak bilinen acil yardım hattı aranmalıdır.
Kaza sonrasında zarar görmüş olan araçların fotoğraflarının çekilmesi mühimdir. İşte bunun yapılması sırasında ehliyet, ruhsat, sigorta, plaka gibi bilgilerin de kaydedilmesi gerekiyor. Kazaya şahit olan bir kişi söz konusu ise iletişim bilgileri alınmalıdır.
Zorunlu trafik sigortası şirketine başvurulmasıdır. Zararın karşılanması işte bu noktada talep edilmektedir. Ceza mahkemelerinde açılan davaların var olan hukuki gerekçeleri ise şöyledir;
- Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak bunlardan birisidir. İlgili madde ise 5237 sayılı Türk Ceza kanunu içinde yer alır ve 179.madde içinde ifade edilmiştir. Bunun göz önünde bulundurulduğunu unutmayalım. İlgili davada herhangi bir şekilde uzlaşma ise yoktur. Çünkü gerekçe, maddemizin başında da ifade ettiğimiz gibi trafiğin güvenliğini tehlikeye sokmadır.
- Diğer bir gerekçe ise trafik kazalarının ardından ortaya çıkan taksirle insan öldürme veya yaralama suçudur. Madde 85 içinde ölüm ve madde 89 içinde ise yaralama gerekçeleri ve suçları ifade edilmiştir. Öldürme durumunda 2 yıldan 6 seneye kadar hapis istenmektedir. Hamile olan bir kadının bebeğini zamanından önce doğurması gibi durumlardır. Bu tip davalarda şikayet olmalıdır. 6 aylık bir süresi mevcuttur.
Bu davaların açılması noktasında ise ceza söz konusu olduğunda asliye ceza mahkemesi tercih edilmelidir.
Trafik Kazası Tazminat Talebi Yargıtay Kararı
Trafik kazası tazminat davalarına dair birçok farklı emsal karar söz konusudur. Bunların tümü elbette yüksek mahkeme olarak bilinen Yargıtay tarafından verilmiştir. Bu kararlardan bazıları ise şöyledir;
- Yargıtay 17. çocuğu vefat eden bir kişi aynı zamanda kendi çocuğunun yüzde 25 olarak kusurlu olmasının ardından hem baba hem de anne için ayrı ayrı olarak 7.000 TL tutarında hükmedilen tazminat tutarı yeterli bulunmamıştır. Yargıtay bu meblağı az bularak bu yönde bir karar almıştır.
- Bunun yanı sıra 2015/10507 numaralı bir diğer verilen karara da bakmak gerekir. Trafik kazasının ardından hayatını kaybeden ve 25 yaşında olan bir kişi söz konusudur. Araç sürücüsü ise ilgili trafik kazasında tam kusurludur. Ancak bunlar çok açık olmasına rağmen davacı olan babaya 15000 TL belirlenmiştir. Anne için yine aynı miktar ve son olarak davacı konumunda olan kardeş için 9000 TL şeklinde belirlenen bir manevi tazminat söz konusudur. Bunların miktarı ise azdır.
Yargı Kararları ile İlgili
- Destekten yoksun kaldığı için belli bir oranda tazminat isteme hakkına sahiptir. Ancak yerleşik olarak tanımlanan karardaki yaş sınırı limitine göre hareket edilmektedir. Erkek çocuklar için 18 ve kız çocukları için ise 25 yaş sınırı vardır. Bu anlamda eğitim gören çocukların bu sürecinin esas alınmasına dair verilen bir karar vardır.
- Buna ek olarak Trafik kazası tazminat davasına dair bir başka kararın hemen nasıl olduğuna bakalım. Bunun sonrasında ortaya çıkan maluliyet oranına bakılmaktadır. Zararın tespit edilmesi adına Adli Tıp Kurumu üzerinden alınan rapora bakılmaktadır. Bunun karara göre en kuvvetli delil olduğunun altını da net olarak çizelim.
Son olarak yine bir başka kararda ise şu ifadelere yer verilmiştir. Kesinlikle bu kusurun var ve tespit edilen oranı üzerinden tazminat ödemek zorundadır. Kusura dair oran ise belli kurallara göre belirlenmektedir. Polis tarafından tutulan rapor, kazaya dair olarak kaleme alınan tespit tutanağı vardır. Mevcut kusur oranı ise direkt olarak tazminatı etkilemesinden dolayı bu büyük bir önem arz eder. Oranı yüksek olan kişinin her zaman daha çok tazminat ödemesi gerekiyor. Eğer bu kazada kusurlar eşit ise tazminat ödenmesine de gerek kalmaz.
Yargı Kararları Hakkında
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/11633 K. 2012/18356 T. 3.12.2012
• ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI ( Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası – Ölüm İle Davacıların
Tazminat Alacaklarının Muaccel Hale Geldiği/İhtiyati Haciz Talebin Kabulü Gereği )
• İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ ( Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
– İhtiyati Tedbir Talebi Reddedilse de İhtiyati Haciz Talebinin Kabulü Gereği )
• İHTİYATİ HACİZ TALEBİ (Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası –
İhtiyati Tedbir Talebi Reddedilse de İhtiyati Haciz Talebinin Kabul Edileceği )
• KISMİ DAVA (Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası –Davacının
Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutarak Kısmi Dava Açtığı/ İhtiyati Tedbir Talebi Reddedilse de İhtiyati
Haciz Kararı Verileceği ) 6100/m.389 818/m.41, 47
ÖZET : Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Zarar haksız
eylemden kaynaklandığından, tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir.
Davacıların destekten yoksunluk ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil
(ölüm )tarihi itibarıyla davacıların maddi (destek )ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.
Tedbirin talep edildiği, davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini
beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Zaten davacı vekili de fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi
dava açmıştır. Talep, ihtiyati haciz talebini de içermektedir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine
karar verilmesi doğru ise de, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı M.B.vdl. vekili tarafından, davalı Axa Sigorta A.Ş. vdl. aleyhine 27 04/2012 gününde
verilen dilekçe ile ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine
mahkemece yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 18.05.2012 günlü
kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin
kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar
incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece,
davacı vekilinin dava dilekçesi ile talep ettiği ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karar
davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerdeki ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı, yine
alacağın likit ve muaccel olmaması nedeniyle ihtiyati haciz karan da verilemeyeceği gerekçesiyle tedbir
talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesine ekli belgelerden, davacıların desteği Me… B.’in kullandığı araçla, davalılardan L.S.(K.
)’nin kullandığı, diğer davalı E.Y.adına tescilli aracın çarpışması sonucu, Me… B.’in öldüğü, bu olayla
ilgili Denizli 5. Asliye ceza mahkemesinin 2012/517 esasında kayıtlı ceza davası ile sanık L.S.hakkında
taksirle ölüme neden olmak suçundan kamu davası açıldığı, trafik kaza tutanağından sürücü L.S.(Koç
)’nin asli kusurlu olduğu, yine davacı Leyla Barin tarafından Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin
2012/23. D.lş dosyasında kusur tespiti yaptırıldığı ve düzenlenen bilirkişi raporundan sürücü L.S.(Koç
)’nin olayda 6/8. ölen Me… B.’in 2/8 kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından, tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale
gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş
olma anlamındadır. Yukarıda belirtilen belgeler de nazara alındığında davacıların destekten yoksunluk ve
manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil (ölüm )tarihi itibarıyla davacıların
maddi (destek )ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. Tedbirin talep edildiği, davanın ilk
açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Zaten
davacı vekili de fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açmıştır. IIK. Madde 257 -“Rehinle
temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta
olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü
içermektedir. Talep, ihtiyati haciz talebini de içermektedir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine
karar verilmesi doğru ise de, açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin
tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın
istek halinde geri verilmesine, 03.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/13190 K. 2022/9638 T. 29.6.2022
• Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Ölenin Desteğinden Yoksun Kalanların Maddi Tazminat Talebi
( SGK Başkanlığı’ndan Davaya Konu Kazada Davacılar Desteğinin Ölümü Nedeniyle İş Kazası
Yönünden Herhangi Bir İnceleme Yapılıp Yapılmadığı ve Olayın İş Kazası Olarak Kabul Edilmiş
Olması Halinde Davacılara Ödeme Yapılıp Yapılmadığının Araştırılması Gerektiği – Yapılan Araştırma
Eksik Olduğundan Kararın Bozulması Gerektiği )
• ÖDEME İDDİASI ( Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Ölenin Desteğinden Yoksun Kalanların Maddi
Tazminat – Yapılan Ödemenin Miktarı ve İş Kazası Sigorta Kolundan Yapılıp Yapılmadığı ile İlk Peşin
Sermaye Değeri Tutarının Ne Olduğunun Araştırılacağı/Rücuya Tabi Olup Olmadığı Hususlarının
Sorulması ve Dayanak Ödeme Belgelerinin Temin Edilmesi Gerektiği )
• YAPILMIŞ RÜCUYA TABİ ÖDEME BULUNMASI ( İlk Peşin Sermaye Değeri Tutarlarının
Düşülmesiyle Tazminatın Hesaplanması İçin Ek Rapor Alınıp Karar Verilmesi Gerektiği – Eksik
İncelemeyle Karar Verilmesi Doğru Görülmemiş Olup Kararın Bozulması Gerektiği/Ölümlü Trafik
Kazası Nedeniyle Ölenin Desteğinden Yoksun Kalanların Maddi Tazminat Talebi )
5510/m.21/4
ÖZET : Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalanların maddi tazminat
taleplerine ilişkindir.Olayda, yapılan araştırmanın eksik inceleme niteliği taşımaktadır. Mahkemece,
öncelikle SGK Başkanlığı’na yazı yazılarak, davaya konu kazada davacılar desteğinin ölümü nedeniyle iş
kazası yönünden herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilmiş
olması halinde davacılara ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekir.
Yapılan ödemenin miktarı ve iş kazası sigorta kolundan yapılıp yapılmadığı ile ilk peşin sermaye değeri
tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının sorulması ve dayanak ödeme belgelerinin
temin edilmesi gerekir.
Yapılmış rücuya tabi ödeme bulunması halinde, ilk peşin sermaye değeri tutarlarının düşülmesiyle
tazminatın hesaplanması için ek rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar
verilmesi doğru görülmemiş olup kararın bozulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı
nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; 10/09/2018 meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davalı şirkete trafik
sigortalı araçta yolcu konumunda bulanan davacıların desteği H. Yolcu’nun vefat ettiğini belirterek;
fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00’er TL olmak üzere
toplam 30.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren faizi ile davalıdan
tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini E. Denk için 243.540,00 TL, Sude Denk için
17.917,00 TL,Gülsena Denk için 31.242,00 TL, M. Eymen Denk için 28.741,00 TL, H. H. Denk için
32.021,00 TL , Hatice Denk 56.539,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvuru sahiplerinin taleplerinin kabulüyle
410.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 11/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi
ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş, davalı
vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazının reddine dair verilen karara karşı davalı
vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
1- ) Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalanların maddi tazminat taleplerine
ilişkindir.
Davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 Sayılı Kanun’un 21. maddesinin 4.
fıkrasında “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse,
sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin
başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru
varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davalı sigortacı tarafından ZMSS poliçesi düzenlenen araçta yolcu olarak bulunan
davacıların desteği, davaya konu kaza sonucu vefat etmiştir. Dosya kapsamında yer alan ceza
soruşturmasında alınan ifadelerde müteveffanın yolcu olarak bulunduğu aracın çalıştıkları şirket
tarafından kiralanan araç olduğu, iş yerine gittikleri esnada kazanın meydana geldiğinin beyan edildiği
anlaşılmaktadır. Davalı tarafça davacıya SGK Başkanlığı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının
araştırılması talep edilmiş ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından bu hususta bir araştırma yapılmamış
olmakla birlikte, anılan beyanlardan olayın iş kazası olarak kabul edilip dava dışı SGK Başkanlığı
tarafından rücuya tabi ödeme yapılması ihtimali bulunduğu anlaşıldığından, bu hususta araştırma
yapılmadan iş kazası olduğuna ve davacılara SGK tarafından bir ödeme yapıldığına dair dosyada delil
bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddedilmesi eksik inceleme niteliği taşımaktadır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; SGK Başkanlığı’na yazı yazılarak, davaya konu kazada
davacılar desteğinin ölümü nedeniyle iş kazası yönünden herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı,
olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması halinde davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılan
ödemenin miktarı ve niteliği ( iş kazası sigorta kolundan yapılıp yapılmadığı ) ile ilk peşin sermaye
değeri tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının sorulması, dayanak ödeme belgelerinin
temin edilmesi; yapılmış rücuya tabi ödeme bulunması halinde, ilk peşin sermaye değeri tutarlarının
düşülmesiyle tazminatın hesaplanması için ek rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle
karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- )Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek
görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının
BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının
şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri
verilmesine 29.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.