Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali tescil nedir? Muris Muvazaası Nedir? Muris Muvazaası Tapu İptali ve Tescil Davası Nasıl Açılır? Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davası Ne Kadar Sürer?

Muris Muvazaası Nedir?

Mirasçılardan biri olan ya da doğrudan miras sahibi olan kişinin, miras üzerinde hakkı olan kişilerden miras haklarını kaçırmasına denir. Bu durumda mirasçılar arasında haksızlık oluşur ve temel amaç mirasçıların daha sonra dava açarak miras haklarını talep etmesini engellemektir.

Tapunun ölmeden önce oğluna satılmış olduğunu göstermek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin olduğunu göstermek ya da benzeri durumlar ile karşılaşılabilir.

Muris Muvazaası Tapu İptali ve Tescil Davası Nasıl Açılır?

Davanın açılabilmesi için öncelikle davacı kişi sözü geçen taşınmaz ürünün bulunduğu yerde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerine başvuruda bulunması gerekir. Bunun için görünürdeki sözleşme, muvazaa sözleşmesi, mirasçıları aldatma amacı ve gizli işlem unsurlarına sahip olan bir dosyanızın olması beklenir.

Davanın açılması için mirastan mahrum bırakılan kişi, düzenlemiş olduğu dilekçe ile mahkemeye başvuruda bulunmalıdır.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme?

Muris muvazaası ile dava açılması için görevli ve yetkili mahkemeler bulunur. Bu davalardaki görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Yetkili olan mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yere bağlı olan yerel mahkeme olacaktır.

Dava açılmadan önce mutlaka dava açabilen kişilerin kimler olduğu bilinmelidir. Miras ile bağlantısı bulunmayan kişiler dava açmak hakkına sahip olmayacaktır.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaası nedeni ile açılacak olan tapu iptali ve tescil davalarını açabilen kişiler yalnızca mirasta hakkı olan ve muris muvazaası konusunda hakkı yenmiş olan kişiler olacaktır. Bu durumda mirastan kaçırılmasına neden olan kişiye karşı diğer mirasçılardan bir ya da varsa birkaç tanesi dava açabilir.

Bu davayı açamayacak olan kişiler ise mirası reddeden, mirasçılıktan çıkarılmış olan ya da miras hakkından feragat eden kişiler şeklindedir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davası Kime Karşı Açılır?

Bu davanın açılabilmesi için farklı durumlar bulunuyor. Muris muvazaası davası kimlere karşı açılabilir;

  • Eğer mirasçıların tamamı yaşıyor ise dava miras sahibinin taşınmazı devrettiği kişiye karşı açılır.
  • Eğer bu davada mal kaçırma işlemine söz konusu olan mirasçı hayatta değil ise bu dava devralan kişinin mirasçılarına yönelik olarak açılır.
  • Son devralan kişi, ölüm ya da farklı nedenlerden kaynaklı taşınmazı başka bir kişiye devretmiş ise ve üçüncü kişi kötü niyetli ise bu dava son devralan kişiye karşı açılabilir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davası Ne Kadar Sürer?

Bu davaların açılması ve değerlendirilmesi için uzun bir süreç bulunur. Bu nedenle de kesin bir sürenin net olarak söylenmesi mümkün olmayacaktır. Ortalama olarak 2 ila 3 yıl arasında sonuçlandığı görülür.

2019 yılında Adalet Bakanlığı tarafından belirlenerek işleme konulmuş hedef süre tapu iptali ve tescil davaları için 730 gündür. Ancak bu hedef süre uygulamasında da kesinlikle bu kadar sürede tamamlanacağı söylenemez.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davası Masrafları Nelerdir?

Muris muvazaası davalarında masraf hesaplaması yapılırken söz konusu olan taşınmazın değerine bağlı olarak bir belirleme sağlanır. Bunun için de ya taşınmazın değerinin net bir şekilde bilinmesi ya da bilir kişiler tarafından net sonucun belirlenmesi gerekir.

Bunun yanında avukatlık ücretinin de hesaplanması için davanın yapısı, genel durumları ve yine davanın toplam değerine bakılarak bir ücretlendirme yapılır. Örneğin Barolar Birliği tarafından 2022 yılı için belirlenmiş olan kurallara göre Asliye Mahkemeleri davaları için ilk 40.000 TL tutarındaki davalar için 6.000 TL, daha yüksek olan davalar için ise ekstra değerlendirmeler ile ücret belirlenir.

Muris Muvazaası Tapu İptali Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre

Muris muvazaası davaları temel hak olan mülkiyet ve miras hakkına girdiği için herhangi bir hak düşürücü süresi bulunmuyor. Yapılmış olan işlem ne zaman kanıtlanabilir ya da diğer mirasçılar tarafından dava açılacak duruma gelir ise dava açılabilir.

Ancak davanın açılabilmesi için miras sahibi olan kişinin ölmesi beklenmelidir. Ölüm işleminin ardından diğer mirasçılar yapılmış olan mirastan mal kaçırma işlemi için dava açarak hakları olan payı alabilir.

Tespit işleminin ardından ise 10 yıllık bir süre bulunur. Bu durum dava türüne göre değişiklik gösterebilir. Bir örnek ile hak düşürücü süre üzerine Yargıtay kararı sunulabilir.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2011/30
  3. 2011/1234
  4. 10.2.2011
  • MURİS MUVAZAASI (Tapu İptali ve Tescil – Muris Muvazaasının Herhangi Bir Zamanaşımı veya

Hak Düşürücü Süreye Bağlı Olmaksızın Her Zaman Açılabileceği Kuralının İstisnası Miras Bırakanın Kadastro Tespitinden Önce Ölmesi Hali Olduğu )

 

  • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Muris Muvazaası – Herhangi Bir Zamanaşımı veya Hak Düşürücü

Bağlı Olmaksızın Her Zaman Açılabileceği Kuralının İstisnası Miras Bırakanın Kadastro Tespitinden Önce Ölmesi Hali Olduğu )

 

  • ÖLÜM ( İle Mirasçılar Tereke Üzerinde Hak Sahibi Olacakları – Ölümün Kadastro Tespitinden Önce Gerçekleşmesi Halinde Mirasçılar Tarafından Açılacak Davanın Kadastro Tespitinin Kesinleşmesi Tarihinden İtibaren 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre İçinde Açılmasının Zorunlu Olduğu )

 

  • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Ölümün Kadastro Tespitinden Önce Gerçekleşmesi Halinde Mirasçılar Tarafından Açılacak Davanın Kadastro Tespitinin Kesinleşmesi Tarihinden İtibaren 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre İçinde Açılmasının Zorunlu Olduğu )

 

Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. Başka bir anlatımla muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez. 01.04.1974 gün 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi davacı miras bırakanın ardılı olarak değil, miras hakkının çiğnenmesinden ötürü zarara uğrayan kişi olarak ve kendi miras hakkına dayanarak dava açmaktadır. Dava hakkı da miras bırakanın ölümü ile doğmaktadır. Ne varki; muris muvazaasının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği kuralının istisnası miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından açılacak davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddi gerekir.

Muris Muvazaası Nasıl İspat Edilir?

Muris muvazaası davalarında en önemli konulardan biri kişilerin durumu ispat edebilmesidir. Bunun için ise şu durumlar ispat olarak sayılabilir;

  • Durumun yaşandığına şahit olan kişilerin sunmuş olduğu deliller ispattır. Örneğin babanın oğluna tapu verdiğini gören gelin bu durumda tanıklık yapabilir.
  • Yapılan satış işleminin miras sahibinin ölümüne yakın olması kanıt olarak sayılır. Ayrıca satış işleminin kişinin paraya ihtiyacı olmamasına rağmen durduk yere yapması da geçerli sayılır.
  • Eğer satılan mal olması gereken piyasa değerinin çok altında rakamlar ile sunulduğunun görülmesi de haklı bir durumdur.
  • Miras sahibi kişinin ölmeden önce sana fazla miras vereceğim, diğerlerini mirastan bırakacağım ya da mirasımı sizlere sunmayacağım gibi ifadelerde bulunmuş olması da delil olarak kabul edilecektir.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2019/2871- K. 2020/4572- T. 29.9.2020
  • MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL (Salt Bedeller Arasındaki Farkın Muvazaanın İspatında Yeterli Olmadığı Temlikin Mirastan Mal Kaçırma Amaçlı ve Muvazaalı Olduğu İddiasının Davacı Tarafça İspatlanamadığı- Davanın Tümden Reddi Gerektiği)
  • SALT BEDELLER ARASINDAKİ FARK (Muvazaanın İspatında Yeterli Olmadığı Temlikin Mirastan Mal Kaçırma Amaçlı ve Muvazaalı Olduğu İddiasının Davacı Tarafça İspatlanamadığı- Davanın Tümden Reddedileceği)
  • İSPAT KÜLFETİ (Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı Davalarda Miras bırakanın Asıl Amaç ve İradesinin Duraksamaya Yer Bırakmayacak Şekilde Ortaya Çıkarılmasının Önem Arz Ettiği Böylesi Bir İddianın İleri Sürülmesi Halinde İspat Külfetinin Davacı Tarafa Ait Olduğu)

Somut olaya gelince, her ne kadar bölge adliye mahkemesince, miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığı, bedeller arasında fahiş fark olduğu, satış bedelinin ödendiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle miras bırakandan davalılara geçen ½ pay yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda miras bırakanın asıl amaç ve iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmasının önem arz ettiği, böylesi bir iddianın ileri sürülmesi halinde ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının miras bırakan tarafından yapılan temlikle ilgili bilgilerinin bulunmadığı, miras bırakanın 1996 yılında ölen oğlu Ş.’den veya bu oğlundan olma davacı torunlarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, üstelik davacıların annesi olan ve davacı tanığı olarak dinlenen L.’nin, davacıların babası Ş. ile miras bırakanın arasının diğer çocuklarla aynı olduğunu ifade ettiği, salt bedeller arasındaki farkın da muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Muris Muvazaasında Saklı İrade Nasıl Tespit Edilir?

Muris muvazaa davalarında saklı irada genel olarak miras sahibi olan kişilere bağlı durumdur. İspat için mal sahibi olan kişinin yapmış olduğu işleme odaklanılır. Bu durumda tespit için göz önünde bulundurulan durumlar şu şekilde özetlenebilir;

  • Bir miras sahibinin çocuklardan birine tapu satışı gerçekleştirilmesi durumunda bu satış işlemi araştırılır. Yapılan bu satış işlemi tespit için delil olarak kullanılır.
  • Yapılan bağış işleminin mirastan mal kaçırmak amacı ile olmasına dikkat edilir. Eğer miras sahibi olan kişi ölümüne yakın bir sürede bir diğer çocuğun üzerine satış ya da bağış işlemi gerçekleştirmiş ise bu durum saklı irade olarak değerlendirilir.
  • Son olarak yapılan satış işleminin tutarına bakılır. Yapılan bu satış işleminde piyasanın çok daha altında bir değer var ise saklı irade tespiti için kullanılabilir.

Muris Muvazaasından Başvurulacak Hukuki Yollar Nelerdir?

Muris muvazaası ile karşılaşıldığı zaman hukuki olarak yapılabilecek işlem tapu iptali ve tescili davası açmak olacaktır. Saklı pay ya da miras dağılımda eşitsizlik olan durumlarda miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar bu davayı açma hakkına sahip olacaktır.

Mirastan mal kaçırma davası olarak da bilinen bu işlem sonucunda mirasçılar arasında eşitlik elde edilmesi amaçlanır.

Tenkis ve Muris Muvazaası Davalarının Benzerlikleri Ve Farkları Nelerdir?

Tenkis davalarında miras bırakan kişinin hem mirastan mal kaçırma hem de mirasçılar arasında saklı pay hakkı gözetilmeden yapılmış olan miras işlemlerine bağlıdır. Bu dava türünde amaç elde edilen paylaşımın saklı pay düzeyine çekilmesini sağlamaktır.

Muris muvazaası davalarında ise söz konusu olan taşınmazın üzerine işlemler yapılır. Bu iki dava türü de temelde mirasçıların elde ettikleri hakların belirli bir oranda olmasını sağlamaktır. Burada yapılan haksız işlem tespit edilir ve böylece taşınmaz üzerinden diğer mirasçılarında pay alması sağlanır.

Bu iki dava da aynı anda açılabilir. Ancak tenkis davası sonuçlanması durumunda kişinin tapu tescili ve iptal davası da sonlandırılacaktır. İlk olarak tapu tescili davasının açılması, olayın aksine bir sonuç çıkması durumunda ise tenkis davasının açılması tavsiye edilir.

Saklı Pay Nedir?

Miras Hukuk içerisinde bahsi geçen saklı pay, miras bırakan kişinin mirasçıların haklarını karşılamayan bazı tasarruflarına karşı konuşlan yasal miras oranıdır. Bu terim doğrudan miras bırakan kişinin tasarruf edemeyeceği miras oranıdır.

Miras bırakan kişi tüm mirasının bir bölümünü bağışlayabilir, satabilir ya da istediği kişiye bırakabilir. Ancak yapılan bu miras bölümünde tüm miras içerisinde her bir mirasçının belirli bir saklı pay oranı bulur. Bu oranın ise tüm mirasçılara sağlanması gerekir.

Muris Muvazaası Yargıtay Kararları.

Muris muvazaası davalarına bakıldığı zaman genel olarak bir ispat ve hak yeme durumu bulunuyor. Bu durum da davaların ortalama sonuçlara değil de her davaya özgü olarak sonuçlandırılmasına neden oluyor. Yargıtay kararları bu konuda dikkat edebileceğimiz en önemli örneklerden biridir.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2011/939
  3. 2011/2317
  4. 2.3.2011
  • VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Tapu İptali ve Tescil – Muris Muvazaasında Mirasçıların Miras Payları Oranında Dava Açabilecekleri/Taraf Delillerinin Muris Muvazaası Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği )
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması – Tapu İptali ve Tescil – Muris Muvazaasında Mirasçıların Miras Payları Oranında Dava Açabilecekleri/Taraf Delillerinin Muris Muvazaası Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği )
  • MURİS MUVAZAASI ( Tapu İptali ve Tescil – Mirasçıların Miras Payları Oranında Dava Açabilecekleri/Taraf Delillerinin Muris Muvazaası Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği

Bilindiği üzere; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalar miras bırakan adına açılan davalardandır. Bu nedenle, tüm mirasçılar adına tescil istemi ile açılması gerekir. Oysa, eldeki davada tereke elbirliği mülkiyetine tabi olup, davacı dışında başka mirasçıların bulunduğu dosya kapsamı ile sabit olup pay oranında iptal-tescil istenmiştir.

Öyleyse, pay oranında açılan davanın bu yönüyle dinlenmesine olanak bulunmadığından reddine karar verilmesi gerektiği tartışmasızdır. Ne varki, davada vekalet görevinin kötüye kullanılması yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanılmıştır.

Buna göre, olayda uygulama yeri bulan 1.4.1974 tarih, 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının bağlayıcı olan sonuç bölümünde aynen, “bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı ( muvazaalı ) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu nedenle, muris muvazaasında mirasçıların, miras payları oranında dava açabilmeleri anılan kararla olanaklı kılınmıştır.

Ancak, mahkemece bu yönden bir değerlendirme yapılmış değildir.

Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin muris muvazaası yönünden değerlendirilmesi, tartışılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2014/15274
  3. 2016/3000
  4. 14.3.2016
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Mahkemece Muris Muvazaası Yönünden Araştırma Yapılmadığı – Hukuki Nitelendirmede Yanılgıya Düşülerek İnançlı İşlem Yönünden İnceleme ve Değerlendirme Yapıldığı/Muris Muvazaası Yönünden Araştırma Yapılması Varılacak Sonuca Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
  • MURİS MUVAZAASI ( Davalıya Yapılan Temlikin Gerçek Yönünün Diğer Bir Söyleyişle Mirasbırakanın Asıl İrade ve Amacının Duraksamaya Yer Bırakmayacak Biçimde Ortaya Çıkarılması Gerektiği – Muris Muvazaası Yönünden Araştırma Yapılmamasının Hatalı Olduğu/Tapu İptali ve Tescil )
  • HUKUKİ NİTELENDİRME ( Dava Dilekçesi İçeriğinden ve İddianın İleri Sürülüş Biçiminden Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Talebi İle Eldeki Davanın Açıldığı – Hukuki Nitelendirmede Yanılgıya Düşülerek İnançlı İşlem Yönünden İnceleme ve Değerlendirme Yapılmasının Hatalı Olduğu )

Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası ” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ( Borçlar Kanunu’nun ( BK ) 213. ) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince, mahkemece muris muvazaası yönünden araştırma yapılmamış, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek inançlı işlem yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.

Hâl böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilke ve esaslar uyarınca muris muvazaası yönünden araştırma yapılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2011/4252
  3. 2011/8340
  4. 14.7.2011
  • MURİS MUVAZAASI ( Tapu İptali ve Tescil – Temlik Tarihinde Davacının Mirasçılık Sıfatı Olmadığı/Davalıya Yapılan Temlik Bakımından Murisin İradesinin Mal Kaçırma Amaçlı ve Muris Muvazaası İle İlletli Olduğunun Söylenemeyeceği )
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı – Temlik Tarihinde Davacının Mirasçılık Sıfatının Olmadığı/Davalıya Yapılan Temlik Bakımından Murisin İradesinin Mal Kaçırma Amaçlı ve Muris Muvazaası İle İlletli Olduğunun Söylenemeyeceği )
  • MİRASÇILIK SIFATI ( Muris Muvazaası/Tapu İptali ve Tescil – Temlik Tarihinde Davacının Mirasçılık Sıfatı Olmadığı/Davalıya Yapılan Temlik Bakımından Murisin İradesinin Mal Kaçırma Amaçlı ve Muris Muvazaası İle İlletli Olduğunun Söylenemeyeceği )
  • EVLENMEDEN ÖNCE YAPILAN TEMLİK ( Davacının Murisle Evlenmeden Önce Murisin Yapmış Olduğu Temlik O Tarihte Mirasçı Olan Kişi veya Kişilerden Mal Kaçırmak Amacıyla Yapılmış Olsa İdi Muvazaalı İşlemin Başlangıçtan İtibaren Hiçbir Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden: miras bırakan Hüseyin U.’nın 26.1.2010 tarihinde öldüğü, malik olduğu çekişme konusu 5800 ada 3 parseldeki 2 numaralı bağımsız bölümü davalı olan oğlu Kadir’e 16.12.2005 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, bu tarihte Hüseyin’in davalı ile birlikte mirasçılarının Sezai, Abdullah ve Emine olduğu ve bunların dışında başkaca kanuni mirasçısının bulunmadığı, miras bırakanın davalıya bu temliki yaparken tüm mirasçılarını gözetecek ve hak dengesini kuracak şekilde taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırma amacıyla intikal ettirdiği dosya içerisindeki kayıtlarla sabittir.

Anılan bu temlikleri gerçekleştirdiği tarihte Hüseyin’in gözetmediği başkaca mirasçısı yoktur. Davacı Emine ile bu temliklerden sonra 25.1.2007 tarihinde evlenmiştir. Bir başka ifadeyle temlik tarihinde davacının mirasçılık sıfatı yoktur ve aynı tarihte temlikte bulunmadığı başka bir mirasçısının varlığı söz konusu olmadığına göre kadir’e yapılan temlik bakımından murisin iradesinin mal kaçırma amaçlı ve muris muvazaası ile illetli olduğu söylenemez. Şayet davacının murisle evlenmeden önce murisin yapmış olduğu temlik o tarihte mirasçı olan kişi veya kişilerden mal kaçırmak amacıyla yapılmış olsa idi muvazaalı işlemin başlangıçtan itibaren hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı sebebiyle Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi hükmü gereğince murisin ölüm tarihinde mirasçısı olan davacının da murisin terekesi üzerinde kanuni hak sahibi olacağı sebebiyle böylesi bir davanın dinlenmesi söz konusu olabilirdi. Oysa somut olayda yasal koşulların varlığından bahsedilemez.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.

Yorum yapın

Hemen Ara