Herkes mutlu bir yuvanın hayalini kurarak sevdiği ve anlaştığı kişi ile evlenmenin hayalini kurar. Herkes, maddi gücü nispetinde her aldığı eşyanın en iyisini almaya gayret eder. Bir defa alınacak der. Büyük umutlarla dünya evine girilir. Kimse mutsuz olacağını göz önünde bulundurarak evlenmez.
Ne var ki; bu kadar mutlulukla evlenen insanlar hemen ya da süreç içerisinde anlaşmazlığa düşer. Bu anlaşmazlıkları çözümleyemeyen ya çıkar bir yol bulamayan ve tartışmayı kavgaya taşıyan çiftler için, kurdukları yuva yaşanılmaz bir hal alır.
Ufak tefek ve nadiren yaşanan olumsuzluklardan kaçış yolu olduğu düşünülemez. Hangi evlilik var ki, boşanma düşüncesinde geçmeyen? Mutlaka zaman zaman herkes, evliliğin ve karşısındakinin verdiği ağırlıktan kurtulmak istiyor. Ancak; yaşadığı hayata genel olarak baktığında güzel ve yaşanılası günler var ise; bu düşüncesinden anında uzaklaşıyor.
Ufak tefek hataları hiç hak etmediği şekilde büyüten çiftler ise; bir süre sonra neden kavga ettiğini unutup, kavga içerisinde birbirlerine karşı sergiledikleri davranış stillerine üzülüp sevgiden uzaklaşıyorlar. Sevgilerinden uzaklaşınca, birbirlerinden de uzaklaşıyorlar. Uzaklaştıkça soğuyorlar. Soğudukça da saygıları kalmıyor. Artık birbirlerinin umurunda olmayan iki yabancı hale gelip soluğu boşanma avukatında buluyorlar. Küçücük nedenlerle şiddetli geçimsizlik yaşayan eşler çözümü boşanmakta buluyorlar. Hatta boşanma davası nasıl alınır diye kendilerine sormaya başlıyorlar.
Bazı evliliklerin de insanların huzuru ve yaşam kalitesi adına mutlaka bitmesi şart oluyor. Herkese göre bitirilesi bir evlilik manası taşımaya başlıyor. Türk Medeni Kanunu’nda da bu boşanma gerekçelerine değinilmiştir.
Boşanma gerekçeleri şu şekildedir:
- Hayata kast etme
- Şiddet
- Psikolojik şiddet
- Küçük düşürme
- Eşlerden birinin yüz kızartıcı suç işlemesi
- Eşlerden birinin akıl hastası olması
- Birlikte yaşanılan evin yaşanılmaz duruma gelmesi
- Eşlerden birinin diğerini terk etmesi
Ne var ki; günümüzde şiddet yüzünden ayrılma isteyen eşler olduğu gibi, yukarıdaki maddeleri içeriğinde hiç barındırmayan evliliklerde boşanma aşamasına geçmektedir. Kimi maddi çöküntüden, kimi fikir uyuşmazlıklarından, kimi hayatlarındaki memnuniyetsizliklerinden evlilik birliklerini sonlandırmak istiyorlar.
Hal böyle olunca, evliliğin sonlanmasını hukuken çokta içermeyen nedenlerle bitmesi istenilen boşanmalarda, boşanma davası nasıl alınır diye sormak çekinilmez oluyor.
Boşanmak için çok büyük nedenleri olmayıp şiddetli geçimsizlik çatısı altında yollarını ayırmak isteyen çiftlerin de sayıları yadsınamayacak kadar çoktur.
Hal böyle olunca eşler bu davayı nasıl kazanacaklarını düşünmek zorunda kalıyorlar. Boşanma davasının nasıl kazanıldığına geçmeden önce boşanma davası nasıl açılır bunu öğrenmek gerekmektedir.
Boşanma davası açmak
Boşanmaya karar veren kişi boşanma nedenlerini açıklayan bir dilekçe ile en yakın aile mahkemesine başvuru yapabileceği gibi bir avukata danışarak da davasını avukat varlığında açar. Genellikle; boşanma davası nasıl kazanılır diye soran kişiler bir avukat ile birlikte boşanma davası açmaktadır. Boşanma sonrasında bazı yükümlülükler ve mal paylaşımı gibi sorunlar söz konusu ise daha çok avukata başvurmak gerekiyor.
Avukata gidildiğinde, öncelikle avukat kişiyi dinler ve boşanma nedenlerini tespit eder. Hala boşanma kararında olan kişi ile bir dilekçe hazırlarlar ve bunu mahkemeye sunar. Karşı tarafa da mahkeme tarihini gösteren bir celp (çağrı) gönderir. İlk duruşma tarihinde, iki taraf da vekilleri ile birlikte mahkemede olmalıdır. Aksi takdirde birçok hakkından feragat etmek zorunda kalacaktır.
Davanın bundan sonrası hakimin elindedir. Hakim eşleri dinler. Anlaşmalı boşanma olursa genellikle tek celsede evliliği sonlandırır. Ancak; birçok nedenden dolayı çekişmeli süren boşanma davalarında hakim ikinci bir görüşme günü verir. İkinci duruşmaya tanıklar da çağırılmaktadır. Hakim tanıkları dinler. Eğer gerek görmezse sadece bir tanığı da dinler. Tanıklar yakın çevre, akraba ve tanıdıklardan olur. Sayısı önemli değildir. Tanıkları dinleyen hakim delillere de bakar ve kimin daha az kusurlu olduğunu saptamaya çalışır.
Boşanmadan dolayı yoksulluğa düşen tarafa karşı tarafın nafaka vermesi gerekmektedir. Nafaka durumu dava sürecinde konuştuğu gibi boşanma gerçekleştikten sonra da ayrı bir dava olarak açılmaktadır. Nafaka sebebi ile boşanma davası nasıl alınır diye düşünen birçok çift vardır. Bunun için öncelikle daha az kusurlu olmak ve iyi delillere sahip olmak gerekir.
Nafaka çeşitleri
- Tedbir nafakası: Boşanma davası sürerken bir tarafın hayatını geçirmesi için verilen nafaka türüdür.
- İştirak nafakası: Çocuğun ihtiyaçları için ödenen nafakadır.
- Yoksulluk nafakası: boşanma sebebi ile yoksulluğa düşen eşe diğer eşin ödemesi için hükmedilen nafaka türüdür.
Görüldüğü gibi; kendisine ve karşısındakine olan sorumluluklarını bilmeden yapılan boşanma büyük sorunlara yol açar. Boşanma davasının alınması büyük önem arz eder.
Çünkü evliliğinde ağır kusurları olan insanların boşanmaları hiçte kolay değildir. Ağır kusuru olan kişi karşı tarafa nafaka ödemekle yükümlü tutuluyor. Kendi maddi durumu da oldukça iyi olmadığı takdirde, geri kalan yaşamını sürekli birine bakarak geçirerek yaşıyor.
Artık Türk Medeni Kanunu’na göre erkeklerin de nafaka isteme hakkı olduğu düşünülerek; boşanma davası açan kişi bu davayı iyi bir şekilde kazanabilmek için yeterli delillere sahip olması gerektiğini unutmamalıdır.
Bu deliller neler olabilir?
Doğruluğu yansıtan her detayı düşünebilirsiniz. Bu detay, küçücük bir fatura olduğu gibi, eşinizin size yazdığı şiddet içerikli ya da sizi tehdit etmesi ile ilgili laflarını içeren mesajlarda olur. Ayrıca eğer şiddet görüyorsanız hastaneden darp raporu almanız da bu hususta çok önemli olacak ve işine yarayacaktır.
Ve bu süreçte unutulmaması gereken, bulunduğunuz hareketler hala boşanma şekline yansıyacak olmasıdır. Ne kadar az kusurlu olursanız boşanma davası nasıl alınır diye kara kara düşünmenize gerek kalmayacak.
Boşanma davalarında eşler için diğer önemli husus ise velayet davasını kazanma olmalıdır. Kimse yavrusunu başka bir yerde, yaptıklarından emin olmadan yaşamasını istemez. Ancak; hakimin sizin lehinize karar verebilmesi için yaşam standartlarınızın iyi olması ve düzgün bir yaşam şekline sahip olmanız gerekmektedir. Aksi takdirde; düzensiz bir yaşamı olan ebeveyne; hakim çocuğun velayetini vermeye karar verecektir.
Diyelim ki; eşler arasında kusur eşit miktarda ve ikisi de düzgün yaşama sahip. Boşanma davası sürerken davranışlarınıza dikkat etmemeniz durumunda velayet hakkınızdan olabilirsiniz. Şu da unutulmamalıdır ki; çocuğun annesi hayatta ve düzgün bir yaşama sahip ise hakim çocuğun velayetini ona verecektir. Alkol ve uyuşturucu bağımlısı ya da kötü alışkanlıklara sahip anne babaya çocuğun velayeti verilmemektedir. Hakim; davranışlarınızın düzgün, yaşam şeklinin daha iyi olacağına kanaat getirdiği tarafa çocuğun velayetini verecektir.
Boşanma davasında mal paylaşımı
Geçmişte, mal kimin üzerine ise boşanmadan sonra o mülk onun oluyordu. 01.01.2002 tarihinden sonra bu kanun üzerinde değişiklik yapılmıştır. Evlilik tarihinden sonra alınan tüm malların ortak olduğu Edinilen Mallara Katılma Rejimi yasal rejim olarak kabul edilmiştir.
Evlilik tarihinden sonra alınan tüm mallar ortak olduğu için, paylaşım bu şekilde olmalıdır. Mal ve mülkler satılıp ödemeler yarı yarıya paylaşma yoluna gidilmektedir.
Eğer eşler anlaşma yoluna gitmiyorsa, mal paylaşımı davası açılırken belirsiz alacak davası olarak dava açılmalıdır.
İlginizi Çeker;
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Nafaka Avukatı | İstanbul Nafaka Avukatı
“Boşanma Davası Nasıl Alınır” üzerine bir yorum