Nafaka Arttırılması Davası

1-) Nafaka Artırım Davası

Nafaka artırım davası, gelişen ekonomik durum sonucunda nafaka alacaklısının, nafaka ödemek ile yükümlüğü olduğu kişiden nafakanın artırılmasını talep ettiği davadır. Bu dava içerisinde nafaka ödeyen kişinin maddi durumunun iyi olacak yönde geliştiğini kanıtlayan belgeler bulunmalıdır. Bunun yanında nafaka alan kişinin haklı sebepler ile nafaka artırılması talebi oluşturması gerekir.

Nafaka alan kişi gerekli durumları karşılıyor ise Aile Mahkemelerine dilekçe yazarak nafaka artırılmasını talep edebilir.

2-) Nafaka Artırım Davası Dilekçesi

Nafaka artırım davasının açılabilmesi için öncelikle gerekli nitelikleri taşıyan dilekçenin hazırlanması gerekir. Dilekçe içerisinde bulunan açıklamalar bölümünde davacı olan kişi gerekçelerine anlatmalıdır. Gerekçelerden bahsedilirken hukuki dayanaklara yer verilmeli ve içerisinde bulunulan durumun tamamı detaylı bir şekilde açıklanmalıdır.

Oluşturulan bu dilekçenin temel amacı davacı kişinin hukuki mercilere dava konusu ve içeriğini anlatmasıdır. Hazırlanmış dilekçe dava içerisinde incelenen ilk belge olacaktır.

3-) Nafaka Artırım Davası Harç Hesaplama

Nafaka artırım davası oluşturulurken davacı olan kişi harç hesaplaması yaparak almak istediği tutarı dilekçe içerisine yazmalıdır. Harç hesaplanması için ise ilk olarak kişinin ne kadar oranda bir artış istediği belirlenmelidir.

Davacı kişi haklı sebeplere bağlı olarak artırımın yapılacağını belirler. Burada zaman içerisinde artan ücretler, gelen zamlar ve belirli konular göz önünde bulundurulmalıdır. Aylık artırım miktarı hesaplaması tamamlandıktan sonra ise harç hesaplamasına geçilir.

Harç hesaplanması için aylık olarak artırılması istenen tutar 12 ila çarpılır. Böylece yıllık harç hesaplaması tamamlanmış olur.

4-) Nafaka Artırım Davası Dilekçe Örneği

Doğru bir nafaka artırım dilekçesi hazırlamak istiyorsanız, dilekçenizin en başına ilgili mahkemeye yönelik başlık atmanız gerekir. Daha sonra davacı, davalı ve varsa vekillerin bilgileri yazılarak açıklamalar bölümüne geçilir.

Açıklamalar bölümünde öncelikli olan hukuki dayanaklarınız ve içinizde bulunduğunuz durumu açıklamanız gerekir. Açıklama bölümünü hazırlarken deneyimli bir avukattan destek almanız dilekçenizi çok daha etkili bir hale getirecektir.

Açıklamalar bölümü tamamlandıktan sonra sonuç ve talepler bölümünde alınması istenen nafaka tutarı belirtilmelidir.

5-) Nafaka Artırım Davası İtiraz Dilekçe Örneği

Nafaka artırım davası talebi ile açtığınız dava hakim tarafından haksız bulunarak nafakanın artırılmaması kararı alınabilir. Bu durumda davanın kararının açıklanmasının ardından 15 gün içerisinde itiraz dilekçesi hazırlayarak kararın haksız olduğunu savunabilirsiniz.

Nafaka artırım davası itiraz dilekçesi, dava için oluşturduğunuz dilekçeye benzerlik gösterir. Yalnızca konu ve açıklamalar bölümünde itiraz ettiğinizi ve hangi nedenlere bağlı olarak itiraz ettiğinizi net bir şekilde belirtmeniz gerekecektir.

6-) Nafaka Artırım Davası Yetkili Mahkeme

Nafaka artırım davası açmak, yönetmek ve sonuçlandırmak ile ilgili yetkili mahkeme Aile Mahkemeleridir. Ancak aile mahkemelerinin tüm illerde bulunması mümkün olmayabilir. Eğer yaşadığınız ilde Aile Mahkemesi yok ise bu mahkemelerin işlemlerini gerçekleştirmek ile yükümlendirilmiş Asliye Mahkemelerine başvuruda bulunabilirsiniz.

Başvurunuzu oluştururken dilekçenizi, kimliğinizi ve diğer belgelerinizi yanınızda götürdüğünüzden emin olmanız gerekir.

7-) Nafaka Artırım Davası Reddi

Nafakanın artırım davasının oluşturulmasının ardından mahkeme gerekli incelemeleri yaparak davanın reddedilmesine karar verebilir. Sıklıkla karşılaşılan nafakanın artırılması talebi ret nedenleri şu şekilde özetlenebilir;

  • Hakim, dava dilekçesi içerisinde belirtilmiş olan artırım tutarının haksız ve fahiş olduğunu düşünebilir. Burada dilekçenizde yaptığınız hesapların yeniden hesaplanması yapılarak haksız olduğunuz kanıtlanabilir.
  • Nafakayı veren kişinin yeni nafaka tutarını karşılamak için yeterli maddi durumu olmayabilir. Bu durumda nafaha vermek ike yükümlü olan kişi gerekli harcamaları sağlayamaz.
  • Verilen nafaka miktarının yeterli olduğu görüşüne karar verilebilir. Nafaka alan kişinin geçimini sağlamakta zorlanmadığı ve nafaka artışının haklı olmadığı kararı ile ret nedeni sağlanabilir.

8) Nafaka Artırım Davası Vekalet Ücreti

Nafaka artırım davası sırasında verilecek olan vekalet ücreti için kesin bir fiyatlandırma bulunmuyor. Bu ücretin hesaplanması için gerekli olduğuna mahkemece karar verilen nafakanın yıllık tutarı temel alınır. Ancak hesaplama doğrudan yıllık tutar üzerinden değil, yıllık tutara bağlı hesaplanan aylık tutar üzerinden gerçekleştirilmesi gerekir.

9-) Çocuğun Nafaka Artırım Davası

Evliliklerini resmi olarak sonlandırmış çiftlerden, boşanma sonrası geçimini sağlayamayacak kişinin herhangi maddi problem ile karşılaşmamak için nafaka hakkı bulunur. Bunun yanında çiftin birlikteliğinden meydana gelmiş bir çocuk bulunuyor ise çocuğun velayetini alan kişinin çocuk masrafları için nafaka alma hakkı bulunuyor.

Zamanla artan harcamalar, ihtiyaçların artması ya da çoğalması gibi durumlarda çocuk için nafaka alan kişi, nafaka olarak verilen tutarın yetersiz olduğu görüşünde olabilir. Gerekli nedenlerin sunulması ile nafaka alan kişi nafakanın artırılmasını talep edebilir.

10-) Nafaka Artırım Davası Reddi Yargıtay Kararları

 

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2004/13971
  3. 2004/13984
  4. 16.12.2004
  • İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIRILMASI TALEBİ ( Önceki Artırma Davasının Kesinleşmemiş Olmasının Yeniden Artırım Davası Açılmasına Engel Olmaması – Hakkaniyete Göre Nafakanın Artırılması Gereği )
  • NAFAKANIN ARTIRILMASI TALEBİ ( Önceki Artırım Davasının Kesinleşmemiş Olmasının Yeniden Artırım Davası Açılmasına Engel Olmayacağı – Mahkemece Günün Koşullarına ve Hakkaniyete Uygun Bir Miktar Artırıma Hükmedilmesi Gereği )
  • HAKKANİYET PRENSİBİ ( İştirak Nafakasının Artırılması Davasında Günün Ekonomik Koşullarına Göre Uygun Bir Miktarda Artırıma Hükmedilmesi Gereği )

4721/m.4,176/4,182

ÖZET : Davacı, iştirak nafakası artırılmasını talep etmiştir. Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Nitekim ilk dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 2 yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. O halde mahkemece, son nafaka artırım kararının kesinleşmemiş olmasının yeni dava açılmasına engel olmayacağı dikkate alınarak, küçüğün yaşı, eğitim düzeyi ve ihtiyaçları ve davalının mali gücü doğrultusunda “hakkaniyete” uygun bir miktarda nafaka artırımına hükmedilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, önceki iştirak nafakasının yetersiz kaldığı ileri sürülerek artırılması istenilmiş; mahkemece, en son nafaka artırımı yapılan 02.10.2002 tarihli kararın kesinleşmediği, kesinleşmemiş karar üzerinden nafaka artırım davasının açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Oysa, nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Nitekim ilk dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 2 yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.

O halde mahkemece, son nafaka artırım kararının kesinleşmemiş olmasının yeni dava açılmasına engel olmayacağı dikkate alınarak, küçüğün yaşı, eğitim düzeyi ve ihtiyaçları ve davalının mali gücü doğrultusunda “hakkaniyete” uygun bir miktarda nafaka artırımına hükmedilmelidir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

menu

 

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2013/1207
  3. 2013/2814
  4. 21.2.2013
  • NAFAKA ARTIRIMI DAVASI ( Tarafların Gerçekleşen Sosyal ve Ekonomik Durumları Nafakanın Niteliği En Son Artırımdan İtibaren Geçen Sürenin Dikkate Alınması Gereği – Nafakaların En Azından TÜİK’in Yayınladığı ÜFE Oranında Artırılması Böylece Taraflar Arasındaki Dengenin Sağlanması Gereği )
  • NAFAKANIN ARTIRILMASINDA ESAS ALINACAK KRİTERLER ( Taraflar Arasında Önceki Nafaka Takdirinde Sağlanan Dengenin En Azından TÜİK’in Yayınladığı ÜFE Artış Oranında Artış Yapılarak Korunması – Artış Yapılırken Tarafların Gerçekleşen Sosyal ve Ekonomik Durumları Nafakanın Niteliği Son Artırımdan Geçen Sürenin Dikkate Alınması Gereği )

4721/m. 176

ÖZET : Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların niteliği, en son artırımdan itibaren geçen süre dikkate alındığında; nafakaların en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı dava dilekçesinde; nafaka artırım davası sonucu hükmedilen 150 TL yoksulluk nafakasının ve müşterek iki çocuk için ayrı ayrı hükmedilen 125’er TL iştirak nafakasının, kendisinin çalışmadığını, müşterek çocuklarında geçen sürede ihtiyaçlarının arttığını belirterek, yükseltilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, nafaka artırım dosyasının 28.09.2011 tarihi itibariyle kesinleştiği, geçen zaman içerisinde davalının ve davacının sosyal ekonomik durumunda bir değişiklik olduğunun ispat edilemediği, nafaka artırım talebinin kesinleşmiş mahkeme ilamından bir yıl sonra öne sürülmesinin haklı ve geçerli bir nedeninin bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğinden; taraflar arasında görülen nafaka artırım davasının 02.03.2011 tarihinde açıldığı, iş bu davanın ise 25.09.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Artırılması istenen nafaka 02.03.2011 tarihindeki koşullara göre verilmiş olup, işbu davanın açıldığı 25.09.2012 tarihine kadar geçen süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik koşullarında değişme ve gelişme olduğu açıktır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların niteliği, en son artırımdan itibaren geçen süre dikkate alındığında; nafakaların en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK. nun 428 inci maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 2014/1116
  3. 2014/8181
  4. 26.5.2014

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; aylık 500,00 TL olarak ödenmekte olan yoksulluk nafakasının müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; aylık 750,00 TL’ye yükseltilmesini talep etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacıdan boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, ikiz çocuklarının olduğunu, nafakanın son artırımından buna yana gelirinde artış meydana gelmediğini, en son nafaka artırım kararının 12.05.2011 günü verildiğini ve çok kısa bir süre sonra eldeki davanın açıldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; 12.05.2011 tarihli kararla yoksulluk nafakasının 500,00 TL’ye yükseltildiği, kararın kesinleşmesinin üzerinden çok kısa bir süre geçmiş iken eldeki davanın açıldığı, nafaka yükümlüsünün yeni bir evlilik yapmış olması, ikiz çocuklarının bulunması dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının yeterli olduğu, sık sık nafaka artırım davası açılması durumunda davalının nafaka dışında yargılama gideri ve vekalet ücreti de ödemek zorunda kalacağı gerekçeleriyle nafakanın artırılması şartlarının oluşmadığı belirtilerek; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu’nun 176/4. maddesi gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda iradın artırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.

Dosya kapsamından; tarafların 08.06.2000 günü evlendikleri 30.03.2006 tarihli ilamla boşandıkları, davacı lehine 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının açtığı 1. nafaka artırım davası sonucunda 21.01.2010 tarihli kararla nafakanın aylık 450,00 TL’ye yükseltildiği, 01.11.2010 tarihinde açılan 2.nafaka artırım davası sonunda 12.05.2011 tarihli kararla nafakanın aylık 500,00 TL’ye yükseltildiği, davacının eldeki artırım davasını 26.12.2011 günü açtığı anlaşılmaktadır.

Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir.

Buna göre, önceki artırım davasının açıldığı 01.11.2010 tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 26.12.2011 tarihi arasında yaklaşık 14 ay geçmiştir. Aradan geçen bu sürede davacının ihtiyaçları doğal olarak artmış, davalının gelirinde de en az ÜFE oranında iyileşme meydana gelmiştir.

Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, iki dava tarihi arasındaki endeks artış oranları ve TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan “hakkaniyet” ilkesi de dikkate alınarak nafakanın en azından ÜFE endeksi artış oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken, tümden reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11-) Nafaka Artırım Davası İstinaf Sınırı

Nafakanın artırımı sırasında belirli bir sınırın aşılması ile kişilerin istinaf kanundan yararlanabilir. 2021 yılında yapılan hesaplamalar ve alınan kararlara göre Aile Mahkemeleri içerisinde ortalama olarak 5390 TL’yi geçen davalarda istinaf kanundan yararlanılabilir.

Ancak bu tutar her mahkeme için kesin olarak belirlenmiş tutar değildir. Mahkeme içerisinde bazı hesaplamalar yapılar istinaf sınırı belirlenir.

12-) Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi

Nafaka artırım davasının açılması durumunda davalı olan kişi cevap dilekçesi düzenleyerek kendi sebeplerini mahkemeye iletebilir. Bu dava bir belge davası olduğu için davalı taraf, dava konusu ya da içeriği ile ilgili herhangi bir itiraz ya da açıklamaya sahip ise cevap dilekçesi yazarak mahkemeye iletmelidir.

Cevap dilekçesi hazırlanırken dosya no, davalı, davacı, çocuk ve konu kısaca açıklanır. Daha sonra açıklamalar bölümüne geçilerek dava içerisinde haksız olduğu düşünülen konu ve bu konunun neden haksız olduğuna ilişkin belgelerinin sunulması gerekir.

13-) Nafaka Artırım Davası Avukatlık Ücreti 2021

2021 yılı içerisinde alınmış kararlara bağlı olarak hesaplanmış nafaka davası asgari ödeme tutarı 8.000 TL olarak belirlenmiştir. Ancak bu ücret asgari tutar olup davanın çekişmeli olması, uzaması, birkaç kez cevap dilekçesinin yazılması ve benzeri durumlarda değişiklik göstermesi beklenir. Aile Mahkemelerinde görülen davalar içerisinde yer alan bu dava türü, tüm Türkiye genelinde benzer asgari ücret ödeme tutarına sahiptir.

Tüm bu nedenlerin yanında avukatın uzmanlığı, konuya hakimiyeti ve benzeri konuları da avukatlık ücretinin artmasına neden olabilir.

14-) Nafaka Artırım Davası Şartları

Nafaka artırım davasının açılabilmesi için kişilerin bazı şartları karşılaşayabiliyor olması gerekir. Ancak iki temel şart bu davanın açılması için gerekli görülür;

  • Nafakanın yetersiz gelmesi: Zamanla artan ücretler, bazı ekstra aylık harcamaların oluşmuş olması, nafakanın olması gereken tutardan az olması gibi nedenler nafaka artırım davasının açılması için haklı bir neden olarak görülür.
  • Nafaka ödeyen kişinin maddi gelirinin artması: Özellikle çocuk için alınan bir nafaka, nafaka ödemekle yükümlü kişinin gelir durumunun artması durumunda artırılmalıdır. Ebevynlerin her ikisinin de çocuğa bakmak ve onun için en iyi şartları hazırlamak zorunluluğu vardır.

15-) Nafaka Artırım Davası Masrafları

Nafaka artırım davası başvurusu oluşturmak istiyorsanız, davanın oluşturulmasından önce ödemeniz gereken bazı dava masrafları bulunuyor. Bu masraflar içerisinde ilk olarak harç ücreti vardır ve bu harç dava içerisinde bulunan nafaka artırım miktarına bağlı olarak hesaplanır. Ayrıca başvuru sırasında, dava içerisinde sunulacak tanık var ise ekstra olarak 59.3 TL masraf ödenir. Dava dosya giderleri için ise 0.6 TL ücret alınır.

16-) Nafaka Artırım Davası Vekaletname

Eşlerin birlikteliğinden meydana gelmiş çocuk ya da çocuklar var ise çocukların yararı düşünülerek vekalatname düzenlenir. Vekaletname sırasında çocukların yaşı, ihtiyaçları ve hangi ebeveyne daha çok ihtiyaç duyacağı belirlenir.

Vekalet almış olan eş, vekalet almamış eşten nafaka alma hakkına sahiptir. Bu nafaka, birliktelikten meydana gelmiş çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması için belirlenir.

17-) Nafaka Artırım Davası Vekalet Ücreti Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi

Nafaka artırım davasının sırasında davanın icraya konulması için vekalet ücretinin kesinleşmesine gerek yoktur. Bu dava, boşanma davasından bağımsız olarak oluşturulur. Bunun sonucunda ise kişilerin nafaka artırımı için herhangi bir kesinleşme beklemesine gerek yoktur.

Ancak vekalet ücretinin tamamlanması, açılacak davanın çok daha dayanıklı hale gelmesine neden olacaktır.

18-) Nafaka Artırım Davası Görevli Mahkeme

Nafaka artırım davası için görevli olan mahkeme, ilk olarak Aile Mahkemeleridir. Aile mahkemeleri tüm boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı, evlat edinme, babalık davaları, ailenin korunmas, nişanın bozulması gibi benzeri davalar ile ilgilenir.

Aile Mahkemelerinin bulunmadığı illerde ise yetkilendirilmiş Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli mahkemelerdir. Tüm bu Aile Mahkemeleri içerisinde açılabilen bu davalar, gerekli olması durumunda Asliye Mahkemeleri içerisinde açılabilir.

19-) Nafaka Artırım Davası Zamanaşımı

Zamanaşımı, genellikle bir davanın oluşturulması için belirlenmiş bir süredir. Ancak nafakanın artırılması için herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmaz. Bunun nedeni, nafaka alan kişinin ne zaman nafaka artırımına ihtiyaç duyabileceğinin bilinmemesidir. Zamanla gelişen durumlarda herhangi bir zamanda kişi nafaka artırımı davası açabilir.

Nafaka davasının açılmasının ardından sonuçlandırılması için ise 10 yıl verilir. 10 yıl içerisinde taraflar anlaşamaz ya da dosya sonlandırılamaz ise dava düşerek kişi nafaka artırımı hakkını kaybedecektir.

20-) Çocuğun Nafaka Artırım Davası

Bir evliliğin birlikteliğinden meydana gelen bir çocuğun, boşanma sonrasında her iki ebeveynden de görmesi gereken maddi ve manevi destek vardır. Bu maddi desteklerin içerisinde ise nafaka bulunur.

Zamanla çocuğun masraflarının ve harcamalarının artması, ekstra masraflar çıkması ya da çocuğun nafaka veren ebeveyninin ekonomik düzeyinin belirli bir düzeyde artmış olması durumunda nafaka artırım davasına gidilebilir.

Oluşturulmuş olan bu nafaka artırım davası ile çocuk, nafaka aldığı ebeveyninden ihtiyaçlarını karşılayacak kadar maddi destek alma hakkına sahip olacaktır.

21-) Nafaka Artırım Davası İstinaf Sınırı

Nafaka artırım davalarında istinaf kanunlarının kullanılabilmesi için dava doyası içerisinde kişinin belirlenmiş harcı belirli bir tutarın üzerinde olmalıdır. Aile Mahkemeleri içerisinde görülen bu davanın ortalama olarak istinaf sınırı 5039 TL’dir. Ancak zamanla ve kişinin dava türüne bağlı olarak bu sınır değişiklik gösterebilir.

22-) Anlaşmalı Boşanmalarda Nafaka Artırım Davası

Anlaşmalı boşanmalarda, boşanma öncesinde her iki eşin de tüm yapılan mal paylaşımı, nafaka, velayet, boşanma kararı ve benzeri konularda anlaşmış olması gerekir. Eğer eşler anlaşma sağlamış ve bu anlaşmaya göre boşanma işlemi tamamlanmışsa ya da hala dava devam ediyorsa nafaka artırım davası açılabilir.

Nafaka artırım davası, her zaman açılabilecek bir dava türüdür. Bunun temel nedeni, nafaka alan ihtiyaçlının gerekli koşullar çerçevesinde mağdur edilmemesidir.

23-) Nafaka Artırım Davası Süresi

Nafaka artırım davasının açılmasının ardından değerlendirme süreci başlar. Genellikle bu davalar her iki tarafın bir ortak sonuca ulaşması, uzlaşması ve kişinin deliller neticesinde haklı ya da haksız bulunması ile 4 – 5 ay içerisinde tamamlanır.

Ancak bu sürenin 4 – 5 ay ile sınırlı kalması mümkün değildir. Taraflar daha erken bir anlaşmaya ulaşarak davayı çok daha kısa sürede bitirebilir. Bunun tam aksine, taraflar anlaşma konusunda güçlük çekerek davanın uzamasına neden olabilir. Yani bu davanın süresini taraflar kendileri belirler.

24-) Nafaka Artırım Davası Sebepleri

Nafakanın artırılması için birçok neden geçerli olarak kabul edilebilir. Bu nedenler başında ilk olarak nafaka alan kişinin, para alım gücünün düşmesi sonucunda mevcut nafaka ile geçinememesidir. Bunun yanında çocuğun okula başlaması, hastalık, çocuk için ekstra düzenli bir ödemenin ortaya çıkması ve benzeri nedenlerde de nafaka artırımı talebi oluşturulabilir.

Ayrıca nafaka ödemekle yükümlü olan kişinin gelirinde ve ödeme gücünde ciddi bir artış oluşmuş ise nafaka artırımı talebi oluşturulabilir. Ancak bu dava türünde kişinin artan gelirinin kanıtlanabilir olması önemlidir. Aksi takdirde mahkeme kişinin gelirinin arttığını anlayamayacak ve davayı haksız bulacaktır.

25-) Nafaka Artırım Davası Yetkili Mahkeme Yargıtay

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/5515

K. 2002/6086

T. 28.5.2002

• NAFAKA ARTIRIM DAVASI ( Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi )

• YETKİLİ MAHKEME ( Boşanmadan Sonra Açılacak Nafaka Davalarında Nafaka Alacaklısının Yerleşim Yeri Mahkemesinin Yetkili Olması )

• KESİN YETKİ HÜKMÜ OLAN DAVA ( Davanın Yalnız Kesin Yetkili Mahkemede Açılabilmesi )

• YETKİ SÖZLEŞMESİ ( Kesin Yetki Hükmü Olan Davanın Yalnız Kesin Yetkili Mahkemede Açılabilmesi )

• DAVA ŞARTI ( Kesin Yetki Kuralının Dava Şartı Olması ve Mahkemece Re’sen Gözetilmesi )

4721/m.177 4722/m.2 1086/m.74

ÖZET : Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısı ( davacı )nın yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

Kesin yetki hükmü bulunan bir dava yalnız kesin yetkili mahkemede açılabilir. Taraflar yetki sözleşmesi ile, kesin yetkili mahkemenin yanında başka bir mahkemenin yetkili olduğunu da kararlaştıramazlar. Kesin yetki kuralı dava şartı olup mahkemece resen gözetilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde aylık 25.000.000 lira olan iştirak ve 40.000.000 lira olan yoksulluk nafakasının toplam 220.000.000 liraya çıkartılması istenilmiştir. Mahkemece davanın yetkisizlik nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü :

KARAR : Davada iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması istemiyle davacının ikametgahı mahkemesinde ( Karabük )dava açılmış, mahkemece, süresinde yetki itirazında bulunulduğu ve davalının yerleşim yerinin Karabük değil Menemen olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar, davanın açıldığı 12.9.2001 tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunda boşanmadan sonra açılacak nafaka davasına ilişkin yetki kuralı bulunmadığından HUMK’nun 9.maddesi gereğince işbu davanın davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği düşünülmüş ise de;

Yargılama aşamasında yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun’un 177.maddesi ile: “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısı ( davacı )nın yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” hükmü düzenlenerek kesin yetki kuralı konulmuştur.

Kesin yetki hükmü bulunan bir dava yalnız kesin yetkili mahkemede açılabilir. Taraflar yetki sözleşmesi ile, kesin yetkili mahkemenin yanında başka bir mahkemenin yetkili olduğunu da kararlaştıramazlar. Kesin yetki kuralı dava şartı olup mahkemece resen gözetilmesi gerekir.

Ayrıca tarafların iradesine tabi olmayan, resen dikkate alınması gereken ve kamunun genel menfaatine uygun olan bu düzenleme aynı zamanda kamu düzenine ilişkin emredici bir hukuk normudur.

4722 sayılı Türk Medeni Kanun’un Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2.maddesine göre de; “Türk Medeni Kanunun kamu düzeni ve genel ahlakı sağlamaya yönelik kuralları, haklarında ayrık bir hüküm bulunmayan bütün olaylara uygulanır. Bu bakımdan eski hukukun Türk Medeni Kanun’a göre kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olan kuralları, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra hiçbir suretle uygulanamaz.”

Diğer taraftan 743 sayılı Medeni Kanun’da boşanmadan sonra açılacak nafaka davasında yetkili mahkemeye ilişkin bir düzenleme bulunmamakta olup bu boşluk yargısal içtihatlarla doldurulmak suretiyle HUMK’nun genel hükümleri nafaka uyuşmazlıklarında uygulanagelmiştir. Dolayısı ile kanun koyucu bu boşluğu gidermek ve kamu düzenini sağlamak amacıyla kesin yetki kuralının görülmekte olan tüm nafaka uyuşmazlıklarına uygulanmasını öngörmüştür.

Tüm bu hususlar dikkate alınarak somut olaya bakıldığında; davanın 12.9.2001 tarihinde açıldığı yargılama sürecinde 7421 sayılı Medeni Kanun 1 Ocak 2002 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği ve mahkemece 5.2.2002 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği; ne var ki kesin ve kamu düzenine ilişkin 4721 sayılı yasanın 177.maddesindeki yetki kuralının resen uygulanmadığı anlaşılmaktadır. HUMK’nun 74 ve devamı maddeleri gereğince hakim kanunları kendiliğinden uygulamak zorundadır. Buna rağmen delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu mahkemenin yetkisizliği yönünde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup uygulama doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 28.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/8389

K. 2009/11862

T. 7.7.2009

  • YETKİLİ MAHKEME ( Boşanmadan Sonra Açılacak Nafaka Davalarında Nafaka Alacaklısının Yerleşim Yeri Mahkemesinin de Yetkili Olduğu )
  • NAFAKA DAVASI ( Boşanmadan Sonra Açılan – Nafaka Alacaklısının Yerleşim Yeri Mahkemesinin de Yetkili Olduğu )
  • YERLEŞİM YERİ MAHKEMESİ ( Boşanmadan Sonra Açılacak Nafaka Davalarında Nafaka Alacaklısının Yerleşim Yeri Mahkemesinin de Yetkili Olduğu )

4721/m.175, 177 1086/m.9

ÖZET : Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, boşanma kararı ile davacı eş ve müşterek çocuklar için nafakaya ( yoksulluk ve iştirak ) hükmedilmediğinden; ihtiyaçlarına binaen davacı eş için aylık 150 YTL, çocukların her biri için aylık 150.00 YTL nafakaya hükmedilmesi ve hükmedilecek nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılarak ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Mahkemece; “TMK’nın 175 ve devamı maddelerindeki düzenlemeye göre boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan yoksulluk nafakası davalarında yerleşim yeri mahkemesinin yetkisinin kesin olup, dava şartı olması sebebiyle, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekeceğinden; kesin yetki kuralı gereği mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir, gerekçesiyle” açılan davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesinde, “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün ( davalının ) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı ( davacılar ) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecekler, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde ( HUMK 9. madde gereğince ) dava açabileceklerdir.

Mahkemece, boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında ( yoksulluk veya iştirak ) “davalının yerleşim yeri” mahkemesinin yetkili olduğu ( TMK’nın 175. maddesi ) belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi olayımızla ilgili yetki kuralı TMK’nın 177. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre de; “nafaka alacaklısının ( davacının ) yerleşim yeri” mahkemesi yetkili mahkemedir. Öte yandan bu yetki kesin yetki olmayıp, kanunun gerekçesinde de açıklandığı üzere genel yetki düzenlemesidir. Nafaka alacaklısına yukarıda belirtildiği gibi seçimlik hak tanır. Bu nedenle davalı tarafın yetki itirazı bulunmadığı takdirde mahkemece re’sen de incelenemez.

Davacılar ( nafaka alacaklıları ) işbu davayı kendi yerleşim yerleri olan K…’de açmış bulunduklarına göre, mahkemece işin esasına girilip sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır. Yanılgılı değerlendirme sonucu, ( davalının ikametgahının G… olduğundan bahisle, yazılı şekilde yetki yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

26-) Boşanma Davası Kesinleşmeden Nafaka Artırım Davası

Boşanma davası kesinleşmeden nafaka artırım davasının açılabilmesi mümkündür. Bu dava, boşanma davasına bağlı olarak açılmaz. Kişi, boşanma davası içerisinde tahmini olarak belirtilmiş olan nafaka tutarının artırılmasını talep edebilir. Bunun yanında nafaka alacaklısı olan kişi boşanma davası sırasında da nafakanın artırılmasını talep ettiğini belirtebilir. Ancak bu talep yetersiz olarak kalırsa nafaka artırım davası çözüm sağlayabilir.

27-) Nafaka Artırım Davası Temyiz Dilekçesi

Nafaka artırım davası içerisinde taraflardan biri kötü niyetli davranışlar sergileyebilir. Bu durumda kötü niyetli davranışlara maruz kalan taraf, temyiz dilekçesi oluşturarak davanın incelenmesi ve kötü niyetli kişinin niyetinin araştırılmasını talep eder.

2005 yılında alınan nafaka davalarında temyiz kararına göre 1.000 TL temyiz edilebilirlik sınırı bulunuyor. Bu sınırı aşan tüm davaların incelenmesi ve kötü niyetin kesinleştirilmesi sağlanabilir.

28-) Nafaka Artırım Davası Açma Süresi

Nafaka artırım davası açmak isteyen kişiler, diledikleri her zaman bu davayı açabilirler. Nafakanın artırılması davası açma süresi diye bir konu mevcut değildir. Bunun temel nedeni, kişilerin herhangi bir vakitte nafakanın artırılmasına ihtiyaç duyabilecek olmasıdır.

Tamamen maddi konulara dayanan bu dava türü, maddi durumun ya da ülke içerisindeki ekonomik alım gücünün değişmesine bağlı olarak açılabilir. Bunun yanında çocuğun eğitim ihtiyaçları ya da hastalık gibi durumlarda da gerekli maddi harcamaların karşılanabilmesi için bu dava açılır.

29-) Nafaka Artırım Davası Delil Listesi

Nafaka artırım davası içerisinde sunulabilecek deliller şu şekildedir;

  • Ekonomik durum araştırılmasına ilişkin belgeler: Nafaka vermekle yükümlü olan kişinin üzerine olan mal, kira geliri, resmi olarak çalıştığı işteki gelirleleri ve benzeri gelir belgeleri bir arada tutularak nafaka veren kişinin maddi durumu belirlenir.
  • Çocuğa ilişkin belgeler: Çocuğun okula başlamasıa ya da ekstra eğitim maliyetlerinin doğması durumunda karşılıklı imzalanmış senet, belge ya da benzeri evraklar delil olarak kabul edilir.
  • Tanık: Yeminli tanıkların verdikleri açıklamalar da geçerli bir delil olarak kabul edilir.
  • Bilirkişi raporu: Dava içerisinde taraflardan biri bilirkişi raporu talebinde bulunabilir. Bu rapor kişilerin gelirlerini ve genel olarak ekonomik durumlarını ortaya koyar.
  • Düşen alım gücü: Zamanla ülke para biriminin değer kaybetmesi ve buna bağlı olarak alım gücünün düşmesi durumunda kişinin barınma, yiyecek, elektrik ve benzeri masrafları artış gösterir. Bu artışlara bağlı olarak gerçekleşen zamlar belgelenerek nafakanın artırılması sağlanabilir.
  • Hastalık: Kişilerin ya da çocuklarının hasta olması, düzenli olarak ilaç kullanmak zorunda kalması ve benzeri durumlarda kişiler hastane ve heyet raporlarını sunarak delil elde edebilirler.

30-) Nafaka Artırım Davası Islah

Nafaka davasının değerlendirilmesi ya da çözümlenmesi sırasında davacı olan taraf değişen şartlardan kaynaklı fikrini ya da beklentilerini değiştirebilir. Örneğin davanın başında belirli bir tutar artırılması sunulurken ilerleyen zamanda bu tutarın yıllık enflasyona göre yeniden artırılması talep edilebilir.

Oluşturulan bu yeni talep için ıslak dilekçesi hazırlanarak davacı olan kişinin yeni talebi oluşturulur. Böylece hakim değerlendirme yaparken ıslah dilekçesini göz önünde bulundurur ve davanın güncel koşullara göre değerlendirilmesini sağlar.

31-) Nafaka Artırım Davası İcra

Nafaka artırım davasının icraya konulabilmesi için herhangi bir boşanma ya da benzeri davanın kesinleşmesine gerek yoktur. Bunun yanında nafaka ödemek ile yükümlü olan kişi bu görevini yerine getirmiyor ise hem nafakanın artırılması davası açılabilir hem de ödenmemiş olan bu ücretlerin yeni artırım miktarı ile ödenmesi için icraya konulması sağlanabilir.

32-) Nafaka Artırım Davası İçin Gerekli Belgele

Nafaka artırım davası için gerekli belgeler, normal dava türlerine benzerlik gösterir. Öncelikle hazırlanmış dilekçe, davacının kimliği, mahkeme masraflarına ilişkin ödemelerin yaptığını sunan makbuz ve benzeri belgeler davanın açılması için yeterli olacaktır.

Dilekçenin içerisinde ise mutlaka davanın nedenlerine ilişkin kanıtların bulunduğu belgeler yer almalıdır. Aksi takdirde dava hem daha uzun sürer hem de davanın aleyhinize sonuçlanması gibi sorunlar görülebilir.

33-) Nafaka Artırım Davası Cevap Süresi

Nafaka artırım davasını açan davacının taleplerine ilişkin, davalı kişi dava süresince cevap yazabilir. Bunun yanında davalının cevabına ilişkin davacı olan kişi de cevap dilekçesi oluşturarak mahkemenin içerisinde kendi haklarını ve haksız durumu savunabilir.

Cevap dilekçelerinin oluşturulması için tavsiye edilen süre, karşılık cevabın gelmesi ya da davanın oluşturulmasının ardından 15 gündür. Ancak taraflar, dava sonuçlanana kadar cevap yazma hakkına sahiptir.

34-) Nafaka Artırım Davası Tefe Tüfe

Tefe tüfe, yıl içerisinde artan enflasyon ile kişilerin alım gücünün düşmesi, kira ve fatura giderlerinin artması gibi durumlarda hesaplanan kayıp payıdır. Nafaka artırımı davası türünüz, yıllık yaşanan enflasyona bağlı alım gücünün düşmesi ise mutlaka tefe tüfe hesabının yapılması ve buna bağlı olarak harcın oluşturulması sağlanmalıdır.

Tüm bu hesaplamalar sonucunda artırım sağlanarak nafaka alan kişinin mağduriyeti ortadan kaldırılır. Bu hesaplama doğru bir şekilde yapılmaz ise mahkeme tarafından dava reddedilir.

35-) Nafaka Artırım Davası Sonuçları

Nafaka artırım davası yaklaşık olarak 4 ay ila 1 yıl içerisinde sonuçlandırılır. Hakim tarafından son duruşma içerisinde sonuç belirtilir. Bu sonuç ret ya da kabul olabilir. Hakimin bu iletiminin ardından gerekçeli dava sonucu taraflara postalanır.

Dava sonucunun haksız bulunması durumunda kişiler itiraz dilekçesi oluşturarak davanın yeniden incelenmesi talep edebilirler.

36-) Nafaka Artırım Davası Tanık

Nafakanın artırım davasında tanık delil olarak kabul edilebilir. Eğer davanızda bir ya da birden çok tanık kullanmak istiyorsanız tanıklarınızı davanızı oluştururken tanıtmalı ve tanıklar için başvuru harcını ödemeniz gerekir.

Dava içerisinde tanıklar ön incelemenin sonuna kadar sunulabilir. Ancak ön incelemenin tamamlanması ve davanın çözümlenmesine geçilmesi durumunda tanıkların mahkemeye iletilmesi mümkün değildir.

Tanıkların iyi niyetli olması ve yemine uyum sağlaması önemlidir. Eğer tanıkların ifadesinde kötü niyete rastlanır ise tanık olan kişinin tanıklık yaptığı dava tarafına kötü niyetli değerlendirmesi yapılır. Bu da davanın iyi niyetli taraf tarafınca kazanılmasına neden olur.

37-) Nafaka Artırım Davası Deliller

Nafaka artırım davası içerisinde sunulacak deliller büyük önem taşır. Bu davada, davacı olan kişiler somut deliller sunamaz ise davanın değerlendirilmesi olumsuz olacaktır. Dava içerisinde sunulabilecek deliller ise; ekonomik durum araştırmaları, kişinin resmi olarak gelirini kanıtlayan belgeler, bilirkişi raporu, giderlere ilişkin artışı gösteren belgeler ve benzeri belgeler kullanılabilir. Bunun yanında kişilerin tanığa da sahip olması delil olarak kabul edilir.

Deliller davanın en başında sunulabileceği gibi değerlendirme sırasında da sunulabilir. Ancak sonuçlandırma aşamasında delillerin sunulması geçersiz olarak kabul edilebilir.

İlginizi Çekebilir;

Ayıplı Malın İadesi Hakkında Yargıtay Kararları

Ayıplı Aracın İadesi Hakkında Yargıtay Kararları

Nafaka Avukatı | İstanbul Nafaka Avukatı

Boşanma Davalarında Nafaka

“Nafaka Arttırılması Davası” üzerine bir yorum

Yorum yapın

Hemen Ara